ÜRETKENLİĞİN IŞIĞINDA BİR YAŞAMIN İNŞASI: ATALET ZİNCİRLERİNİ KIRMAK

İnsanoğlunun varoluşundan bu yana en kıymetli çabası, hiç şüphesiz üretmektir. Bir tohumu filizlendirmekten, bir düşünceyi somut bir esere dönüştürmeye kadar her türlü üretim eylemi, hem bireysel tatminin hem de toplumsal ilerlemenin temelini oluşturur. Ancak ne yazık ki, modern yaşamın karmaşası içinde üretken olmanın bu hayati önemi çoğu zaman göz ardı edilir. Yaşamın daha ileri düzeyde gelişimi için sürekli bir beklenti içinde olmak, adeta konforlu bir atalet zinciri oluşturur ve bireyleri kendi potansiyellerini keşfetmekten alıkoyar.

Oysa yaratıcı bir duruş, üretkenliğin ve topluma değer katma idealinin somutlaşmış halidir. Bu duruş, gerektiğinde risk almayı, kördüğüm olmuş sorunların üzerine cesaretle gitmeyi ve sonuç olarak dinamik bir üretim iklimi yaratmayı gerektirir. Üretim, sadece ekonomik bir faaliyet değil, aynı zamanda insanlığın en değerli çabalarının odağıdır. Üretimin olmadığı bir dünya, adeta nefessiz kalınan bir zindana dönüşür. Büyük doğa bütününün bir parçası olan insanlık, bu bütünden soyutlanmış bir yaşam sürdüremez. Güneşin her gün yeniden doğarak devasa bir enerji kaynağı yaratması ve tüm canlılığa hayat vermesi gibi, insan da kendi yetenekleri ve yaratıcılığıyla bir şeyler üretmek ve varoluşuna anlam katmak zorundadır. Üretim ve yaratıcılığın olmadığı bir yaşam alanı düşünmek dahi imkansızdır. Doğa bile sürekli bir değişim ve dönüşüm mekanizmasıdır.

Değişime değer veren bireylerin en belirgin özelliği, bir ideale sahip olmalarıdır. Bu ideal, çabalarına eş zamanlı bir motivasyon kaynağı oluşturur. Üretken zihinler, sadece bilinenlerle yetinmez, bazen genel mantık çerçevesinde alışılmışın tam tersini düşünmekten de çekinmezler. Bu radikal düşünce tarzı, her türlü olasılığı göz önünde bulundurarak tek yönlü bakış açısının ötesine geçer. Değişim ve dönüşüm sürecinde esneklik, bireye daha geniş bir hareket alanı sunarken, aksi takdirde kişi adeta at gözlüğü takmış bir profilin ötesine geçemez.

Üretici kişilikler, toplumsal değer yaratmada öncü rol oynarlar. Ekonomiye, yaşama ve insanlığa her anlamda katma değer katan çabalar, tarihin dönüm noktalarını oluşturur. Tarihsel süreçteki büyük ve sağlam ilerlemelerin arkasında her zaman üretim ve yaratıcı beyinler yatar. Statükonun devamında ısrar etmek ve inatçı bir tutum sergilemek ise hem toplumlar hem de dünya için bir felaketin habercisidir. Statükocu yaklaşımlar, üretime ve yaratıcılığa vurulan en büyük darbelerdir. Tarihte matbaanın engellenmesi, statükoyu ve hatta gericiliği temsil eden bir zihniyetin ürünüdür. Teknolojik gelişmeleri engelleyen bu anlayış, bilmeden de olsa önce çürümeye ve nihayetinde koca bir düzenin yıkılmasına zemin hazırlamıştır.

Yenilik getiren, toplumsal refahı artıran düşünceler ve projeler, topluma gerçek değer katar. Toplumsal üretimde aktif rol almak, üretici bir modelle girdiyi daha değerli bir çıktıya dönüştürmek ancak sorumluluk almakla mümkündür. Bu noktada risk almanın önemi yadsınamaz.

Tüketici olmaktan uzaklaşarak, toplumu daha üretici bir çizgiye taşımak, sürdürülebilir bir geleceğin anahtarıdır.Üretken olmanın bir diğer önemli boyutu ise çözüm üretme cesaretidir. Çözüm üretmeyen anlayışlar, anlamsızlığı ve çürümeyi beraberinde getirir. Zira değişim ve üretkenlik süreci, mevcut durumu daha iyi hale getirmek için kalıcı izler bırakmayı hedefler. Bu değer, sadece belirli bir alanda değil, yaşamın tüm katmanlarında hissedilen bir şiar haline gelmelidir. Üretim ve yaratıcılık eylemi karşısında hiçbir önerisi olmayan, çözümleri sekteye uğratan tutumlar ise tam bir iflası ifade eder.

Eleştirel bir bakış açısının ötesine geçerek üretimi ve yaratıcı düşünceyi engelleyici bir tutum sergilemek, tarihin "matbaaya karşı çıkma" paradoksundan başka bir anlam taşımaz. O halde, bireysel ve toplumsal olarak değişmeli, dönüşmeli ve yeni şeyler yaratma cesaretini göstermeliyiz. Ancak bu sayede atalet zincirlerini kırabilir ve üretkenliğin ışığında daha aydınlık bir geleceği inşa edebiliriz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mesut BALTA Arşivi

Kültürün Dinamik Yolculuğu

13 Nisan 2025 Pazar 11:43