Mesut BALTA
Nitelikli İnsan Gücü
Avrupa’ya göre son derece genç ve dinamik bir nüfus yapısına sahip olmamıza karşın, bu nüfusun yüksek bilgi, beceri ve deneyime sahip işgücüne dönüşmesi yönüyle olumsuz bir tablo ile karşı karşıya olduğumuzu söyleyebiliriz. Bu durum, uzun yıllardır tartışılan “nitelik mi, nicelik mi?” sorusunun da somut bir yansıması niteliğindedir.
Nitelikli insan gücü, ekonomik büyüme ve kalkınmanın en önemli sinerjik noktalarından birini oluşturur. Günümüz dünyasında markalaşmış ekonomik sistemlerin yarattığı dinamik yapı, emek yoğun üretimden ziyade bilgi ve yenilik odaklı kalkınma anlayışıyla şekillenmektedir. Markalaşan ekonomiler, üretim departmanlarını sınır ötesine taşıyarak devasa büyüklüklere ulaşmış; bu başarının temelinde ise nitelikli insan gücünün etkisi belirleyici olmuştur.
Nitelikli bir iş gücü, yalnızca üretimi kaliteli hale getirmek ve insanlara istihdam sağlamakla kalmaz, aynı zamanda yeni iş alanları ve kaynaklar yaratır. Kalkınma süreçlerinde domino etkisi oluşturarak diğer makro ve mikro ekonomik parametrelere de etki eder. Bu yönüyle ekonomik boyutu aşan bir anlam taşır; yeni istihdam alanları sosyal barış, entegrasyon ve toplumsal dengeyle de doğrudan ilişkilidir.
İktisadi dinamikler açısından bakıldığında, nitelikli insan gücü yatırımcıyı çekme gücüne de sahiptir. Yatırımcılar, nitelikli iş gücünün varlığını bir güven kriteri olarak değerlendirir ve yapacakları yatırımın kurumsal dönüşünü daha kısa sürede gerçekleştirme olasılığını hesaba katar. Böylece yatırım riski minimize edilmiş olur.
Gerek ekonomik sistem gerekse sosyal denge bakımından bu kadar kritik bir öneme sahip olan bu alan, toplumların stratejik geleceği için üzerinde titizlikle durulması gereken bir konudur. Bu nedenle, soruna yönelik doğru yaklaşımların araştırılması ve uygulanması büyük önem taşır. Nitelikli istihdam politikalarında en bilinen çözüm yolları arasında mesleki eğitimin güçlendirilmesi, sürekli Ar-Ge faaliyetlerinin desteklenmesi ve eğitimde teoriden ziyade beceri ile pratik gelişimin ön plana çıkarılması bulunmaktadır.
Gelişme çağındaki bireylerin başarı düzeyleri, mesleki yatkınlıkları ve potansiyellerinin dikkate alındığı sistemler, nitelikli insan gücüne hazırlık sürecinin temelini oluşturacaktır. Bu bağlamda, yalnızca ilk ve orta öğretim düzeyinde değil; yükseköğretim kurumlarında da uygulamalı eğitim ve sektörel iş birliklerinin artırılması gerekmektedir. Böylece mevcut istihdam potansiyeli nitelikli hale getirilerek kalıcı bir gelişim sağlanabilir.
Ülkemizde son yıllarda tüm illerde kurulan üniversitelerin ardındaki temel amaçlardan biri de yerel düzeyde istihdam çözümleri üretmektir. Dikkat edildiğinde, bölgesel ve merkezi düzeyde geliştirilen pek çok çözümün odağında üniversiteler ve kalkınma ajanslarının kritik rolleri yer almaktadır. Bu iki kurum, nitelikli insan gücü yetiştirilmesi ve istihdamın sürdürülebilir kılınması açısından büyük bir öneme sahiptir.
Sonuç olarak, nitelikli insan gücü yalnızca bir ekonomik değişken değil, aynı zamanda toplumsal refahın, sürdürülebilir kalkınmanın ve sosyal barışın temel dayanaklarından biridir. Üretimde kalite, inovasyonda süreklilik ve yatırımda güven ancak nitelikli işgücüyle mümkündür. Bu doğrultuda, eğitimden istihdama uzanan bütüncül politikaların hayata geçirilmesi, ülkemizin geleceği açısından stratejik bir zorunluluktur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.