
Abdulaziz BİLGE
CİZRE’NİN MEDAR-I İFTİHARI: “İBNÜ’L ESİR KARDEŞLER” (Sempozyumu)
“Uluslararası İbnü’l Esir El- Cezerî Kardeşler Sempozyumu”
“İbnü’l Esir El-Cezerî Kardeşler- Cizreli Üç Kardeşin Tarihe Tanıklığı” ana temasıyla Şırnak Üniversitesi tarafından bir ilki yapılan “Uluslararası İbnü’l Esir El- Cezerî Kardeşler Sempozyumu” tarihe büyük bir imza atmış oluyor.
Bir ilke tanıklık etmek ve bu büyük şahsiyetleri işin uzmanlarından dinlemek için bizler de orada yerimizi aldık. Sempozyuma ABD’den Almanya’dan Güney Afrika’dan Iraktan ve Türkiye’nin çeşitli şehirlerinden akademisyenler ve araştırmacılar katılım sağlıyor. Sempozyumun son üçüncü günü olan bugün, sonuç bildirisi okunacak.
Üniversitenin Sempozyum başında dağıtmış olduğu ve kendi sitesinde PDF formatında erişime açtığı “Bildiri Özetleri kitabı” konuya ilgi duyanlar için çök önemli bir adım olarak gözüme çarptı. Böylelikle araştırmacıların, dinleyicilerin Sempozyuma daha aktif bir reaksiyon göstermelerine vesile olmuş oldu. ( Bildiri Özetleri kitabı için https://elcezerikardesler.sirnak.edu.tr/ )
Başka bir husus da Cizre’de İbnü’l Esir El- Cezerî’nin torunu olarak bilinen çok sevdiğim, saydığım muhterem Ahmet Saygıdar -Kurtuluş ve ailesinin Sempozyuma davet edilmeleri çok anlamlı olmuş. Ahmet Saygıdar Cizre’nin tarihini, kültürünü ve bilhassa folklorünü iyi bilen ve ayrıca şairlik yönü olan bir zattır. Babası Niyazi Efendi, rahmetli dedem Müftü Mahmut Bilge’nin çok yakın dostu ve Cizre’de muhtarlık yapmış tanınan bir şahsiyettir. Müftü Mahmut Bilge, Niyazi Efendiye çocuklarına İbnü’l Esir Kardeşlerin isimlerinden vermesini tavsiye etmiş, aynı tavsiyeyi Şeyh Muhammed Said Seyda hz. de bu tavsiyeyi yapmıştır. Ve nitekim öyle de yapmıştır. Bu yüce şahsiyetli mirası isimleriyle yaşatmaya çalışmışlardır.
İbnü’l Esir El- Cezerî Kardeşler sempozyumuna bildiri sunanların arasında Cizremizin kıymetli tarihçisi, araştırmacı yazar Abdullah Yaşın hoca da “İbnulesîr İzzeddi̇n Ebul Hasan Ali̇ Bi̇n Muhammed El-Cezerî (555-630) (M. 1160-1233 ) Ve El Kami̇l Ki̇tabı” başlıklı bidirisini sundu. Bildiri kapsamında, Orta Çağ İslam dünyasının en önemli tarihçilerinden, muhaddis, diplomat ve âlim olan Cizreli Büyük Kürt İbnü’l-Esîr İzzeddin Ebu’l Hasan Ali bin Muhammed el-Cezerî’nin (1160-1233) hayatı, eserleri ve ilmî kişiliğini kapsamlı bir şekilde ele aldı. Amaç olarak da İbnü’l-Esîr’in yaşadığı dönemdeki ilmî, dönemi yansıta siyasi ve kültürel bağlamında onun tarihçilik anlayışını, metodunu ve mirasını ortaya koymaktır. Araştırma kapsamında, tarih yazıcılığına getirdiği farklı yenilikleri, kullandığı kaynakları ve eserlerinin İslam tarihi açısından önemini açıklamayı hedeflemiş oldu.
İbnü’l-Esîr’in Kitabı’nın “Ekrad” (Kürtler) Kelimesinin Türkler Olarak Tercüme Edilmesi
Dikkatimi çeken başka bir sunum da Çorum, Hitit Üniversitesi’nden katılan Prof.Dr. Mehmet Azimli hocanın “İbnü’l-Esir’in El-Kamil Adlı Eseri Üzerine Bazı Müzakereler” adlı bildirisiydi.
Eser Türkçemize kazandırılmış çok önemli bir yapıttır. Özellikle İslam tarihçileri açısından çok değerli bir eserdir ve eserin çevrilmesi de bir o kadar değerlidir. Ancak çeviride bazı sıkıntılar bulunmaktadır. Ve bizim bildirimi konusunda bunlardan iki tanesine değinilecektir. Eserin 12 ciltlik çevirisi gayet güzel yapılsa da bazı yerlerde fahiş hatalar gözükmektedir ve biz burada bazı noktaları söylemek istiyoruz. Bunlar üzerinden konuyu izah etmek istiyoruz. Eserde “Cezire” kelimesinin birçok yerde farklı anlamlarda kullanıldığını görebiliyoruz. Bunun üzerinde bazı müzakerelerde bulunacağız. Cezire, Cezire Halkı olarak tercüme edilmesi gerekirken “Arap Yarım Adası” şeklinde yanlış tercüme edilmiş. Cezire üç bölümden oluşuyor. Diyarbakır(Diyarı Bekir) ve çevresi, Urfa Diyarı Mudar (Ruha) ve Diyarı Rebia dönemin şartlarında bu Cezire olarak adlandırılır. Bu Arabistan olarak çevrilmez.
Aynı şekilde Zenc isyanlarının anlatıldığı bölümde Türkler ile Kürtler kelimesinin birbirine karıştırıldığını ve Kürtler kelimesinin bazı yerde Türkler olarak çevrildiğini müşahede etmiş bulunuyoruz
Biraz da ses getirmişti bu çalışmam. İbn’ül Esirin eserinde geçen Zenc anlatan yerde bir paragfta dört yerde Arapçası “Ekrad” şeklinde geçen Kürtler kelimesi, Türkçe tercümesinde Türkler olarak çevrilmiş. Bununla ilgli bir makale de yayınladım. İbn’ül Esîr’in kitabının birkaç baskısı var ve oralara hep baktım “Ekrad” (Kürtler) olarak geçiyor. Tombok baskısında da böyleydi diğer baskılara da baktım oralarda hep “Ekrad” yani Kürtler şeklinde geçiyor. Taberiye de bir baktım yine Taberi’de (Tarih-i Taberi) de aynı olaylar geçiyor aynı şekilde geçiyor. Sonuçta burda bir problem var. Neden böyle yapıldı? Yani aynı kelime dört defa arka arkaya yapılır mı? Neden böyle yapıldığını bilmiyoruz tabiki. Kasten böyle bir şey yapıldı mı yapılmadı mı bilmiyoruz. Ama mütercimle görüştüm. Mardin’de bir Mardin sempozyumu vardı. Orada görüştüm. Önce dedim Hocam böyle bir şey yapılıyor, doğru mu? Hoca,: “Asla böyle bir şey yapılır mı? dedi. Ama bu İbn’ül Esirî’n kitabında sizin çevirdiğiniz dedim. “Benim ciltte asla değildir.” dedi. Hocam sizin ciltte geçiyor deyince (sözü geçen mütercim Prof. Dr. Ahmet Ağırakça, Bahar Yayınları 3, 7, 8 ve 12’inci cildlerinden 7. cildi) bu sefer “Ben yapmadım.” dedi. Yapmamış olabilir ama bilmiyorum, böyle bire bir konuştum, arkadan atmıyorum. Kendisiyle bizzat konuştum. Ben böyle bir şey yapmadım dedi. Nasıl olacak dedim. “Bilmiyorum.” dedi. “Kimin yaptığını ama ben yapmadım” dedi. Kendi de farkında değil. Böyle aramızda bir diyalog geçti söyleyebiliriz.
Tarihe Adlarını Altın Harflerle Yazdıran Cizreli Üç Büyük Kardeş
1200’lü yıllarda yaşamış Cizreli üç büyük İslam âlimi Mecdüddîn İbnü’l-Esîr (öl. 606/1210), İzzüddîn İbnü’l-Esîr (öl. 630/1233) ve Ziyâüddîn İbnü’l-Esîr (öl. 637/1239) sadece Cizre’nin değil aynı zamanda İslam âleminin de önde gelen âlimlerindendir. Ünlü üç kardeş İslam Tarihi, Arap Dili ve Edebiyatı, Hadis, Tefsir, Fıkıh gibi alanlarda nitelikli ve hacimli eserler kaleme almışlar. Âlim bir şahsiyetin üç oğlu el-Cezerî kardeşler 20’li yaşlarına kadar Cizre’de yaşamışlar ilk tahsillerini bu şehirde tamamlamışlar ve ardından zamanın önemli ilim ve kültür merkezlerinden biri olan Musul’a göç etmişler. Üçü de dönemin önemli devletleri olan Zengiler, Eyyûbiler, Selçukluların farklı kademelerinde ilmî ve siyasi faaliyetlerde bulunmuşlardır. Onların ilmî mîrâsı hem kendi dönemlerinde hem de sonrasında büyük etkiler yaratmış, sonraki nesiller için önemli kaynaklar teşkil etmiştir. Bu üç âlimin her biri ilim dünyasında milyonlarca atıf almış isimlerden oluşmaktadır.
En büyükleri Mecduddin hadis, fıkıh ve Arapçada; ortancaları İzzeddin tarih ve en küçük kardeş Ziyaeddin edebiyat ve belagatta ilim âleminin övgüsüne mazhar olacak eserler verdiler.
Tam adları:
Ebü’s-seâdât Mecdüddîn El-cezerî (Öl. 606/1210)
Ebü’l-hasen İzzüddîn El-cezerî (Öl. 630/1233)
Ebü’l-feth Ziyâüddîn İbnü’l-esîr El-cezerî (Öl. 637/1239)
Bu Cizreli büyük şahsiyetler üzerinde çalışmalar daha da derinleşmeli daha fazla akademik çalışmalar yapılmalı ve bu konuda eserler ortaya konulmalıdır. Her ne kadar İbnü’l-esîr El-cezerî kardeşler üzerine çalışalar yapılmış ise de bunların asla yeterli olmadığı aşikar olmakla birlikte Sempozyum dahilinde ilk defa bu denli derin ve kapsamlı bir çalışma yapılmış olması biz Cizreli hemşehrileri olarak bizleri çok sevindirdi ve heyecanlandırdı. Bu vesile ile sempozyumu icra eden akademik camiayı tebrik ve teşekkür ederim.
Kadim şehrimiz Cizre’nin adını tarihe altın harflerle yazdıran daha nice alimleri vardır. Ve üzerlerinde ilmi çalışmalar, tanıtımlar yapılması beklenilmektedir. Cizre’nin ilim ve irfan merkezi oluşunu, mirasını yaşayıp ve yaşatması elzemdir. Gerek caddelerine, sokaklarına, mekteplerine, meydan ve parklarına bu aziz isimleri vererek genç nesilleri meraklandırıp onları bu kadim ve muazzez mirasa sahip çıkmalarına teşvik etmemiz lazımdır. Hâlâ bizler tarafından tanınmayı, bilinmeyi ve sahip çılması gereken dünyaca nâm salmış nice değerlerimiz vardır. Biz başta Cizreliler! Bize büyük görev düşüyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.