BEDİÜZZAMAN’IN KÖYÜ NURS 2

4 Haziran 2025 Cuma sabahı saat 4’te hazine taşına gitmek üzere Nurs köyünde ikamet ettiğimiz misafirhaneden arabamızla Nurs köyü deresi boyunca kuzeye doğru gittik. Nurs köyünün bir mezrası olan Yukarı Şenlik mezrasının karşısına vardığımızda arabamızı uygun bir yere park edip derenin öbür yakasına geçerek Belejoré dağının zirvesine yakın olan hazine taşının bulunduğu noktaya varmak üzere Seyda Ali Rıza Dalar önde bizlerde arkasında zirveye doğru tırmandık.

Hazine taşı Belejoré dağının tam zirvesinde değildir. Ama zirveye çok yakın bir noktadadır. Hazine taşının 200 metre yukarısında suyu devamlı akan bir çeşme var. Nurs köyünün Mıla Mir mahallesine bakan hazine taşı 2230 rakımlı. Bir iki moladan sonra nihayet vardık. Çeşmenin başına geçip buz gibi soğuk olan suyundan tabir yerinde ise kana kana içtik ve hazine taşının üstüne çıktık. Hazine taşı yekpare bir taş değildir. Birbirine bağlı dev kayalardan oluşan bir yükseltidir.

Başta Seyda Ali Rıza Dalar, Nurs köyünden diğer bazı insanlar ve Bediüzzaman Said Nursi’in akrabası Hikmet Okur’da ittifakla dediler ki Bediüzzaman hazretleri hem küçük yaşlarında iken, (8-9 yaşlarında) hem de 30’lu yaşların biraz üstünde iken buraya; yani hazine taşına gelirdi. Bu yukarıda ki çeşmede abdest alırdı ve hazine taşının üstüne çıkar ibadet ve tefekküre dalardı. Onun bu hali saatlerce, günlerce sürerdi. Bazen de buradan, yani hazine taşından 500 metre uzakta olan Bélejor yaylasına çıkardı. Bizlerde Bediüzzaman hazretlerinin 2230 metre Nurs köyünden uzak bu dik yamaca, dağa çıkıp tefekkür ettiği, üzerinde namaz kıldığı yüksek kayaların üstüne çıkıp oturduk, bu kayaların üstünde iken hayalen o eski zamanlara gittik, Bediüzzaman’ın o tefekkür halini gözlerimizin önüne getirdik. Daha bahar kurumadığı için etrafta renga renk çiçek çeşitlerini taşın zirvesinden temaşa ettik. Gevenlerin dikenleri arasından başlarını çıkaran çiçekler, o uzun yolun yorgunluğuna tabi ki değdi.

Seyda Ali Rıza geri dönme vaktinin geldiğini söyleyince bu doyumsuz mekandan ayrılmak için ayağa kalktık ve yine Seyda önde biz arkasında tek sıra yokuş aşağı yola revan olduk. Yolu yarıladığımızda bir çeşmenin başında bir küçük baş hayvan sürüsü ve berivanların olduğunu gördük. Seyda sürü sahibine selam verdikten sonra burada biraz istirahat edeceğimizi söyleyince çeşmenin buz gibi suyundan her birimiz sıra ile içtik. Berivanlar Bediüzzaman’ın misafirleri bizimde misafirlerimizdir, size kahvaltı vermeden bırakmayız dediler. Ateşte pişirdikleri o lezzetli çayın yanında tandır ekmeği, diğer katıklarla hep beraber kahvaltı yaptık. Bu arada Bediüzzaman hazretlerinin bir akrabası da berivanlarlaydı. Adı Sıdkı Nursoy. O güzel sesiyle bize bir lavik-kılam da söyledi.

Nihayet Nurs’a indik ve Molla Abdullah’ın yıllarca imamlık yaptığı Livar mezrasına gittik. Maalesef Molla Abdullah’ın Livar mezrasında kaldığı ev yıkılmış dedi mezra sakinleri. Dört çocuğunun medfun olduğu mezarlığa gittik. Orada bir Fatiha okuyup Cuma namazını kılmak üzere Bediüzzaman camisine gitmek üzere Nurs köyüne tekrar döndük. Nurs köyünün diğer mezralarının adamları da cumayı Bediüzzaman camisinde kılıyorlar. Cuma namazını müteakip Bediüzzaman hz. doğduğu ve içinde 9 yıl kaldığı eve geçtik. Molla Ali Rıza Dalar Bediüzzaman’ın yazmış olduğu eserlerinden sözler kitabından bir ders yaptı. Her Cuma namazından sonra Bediüzzaman’ın evinde ders yapılıyormuş.

Dersten sonra muhabbet faslı başladı. Nurslular misafirlere, bizlere Nurs’a hoş geldiniz dediler, hal hatır sordular, evlerine davet ettiler. Bizlerde içtenlikle Bediüzzaman’ın köylülerine teşekkürlerimizi arz ettik. Bediüzzaman’nın akrabası Hikmet Okur bizi Molla Abdullah’ın Bediüzzaman’a içinde ders verdiği camisine götürdü. İçini gezerken Hikmet Okur camide hiçbir değişiklik yok, orijinal halidir dedi. Caminin üstü ahşap, altı ve iç duvarları çamur sıva, duvarlarında beltik denilen bal mumunun yakıldığı yerlerinden belli oluyordu. Nurs kabristanına gitmek üzere Molla Abdullah camisinden çıktık. Bediüzzaman camisine paralel biraz uzun sayılacak bir yolu yürüdükten sonra Nurs kabristanında medfun Bediüzzaman’nın babası Sofi Mirza, annesi Nuriye Hanım ve biraderi Molla Abdullah’ın yan yana olan mezarlarını ziyaret edip birer Fatiha okuduktan sonra kabristandan ayrıldık.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
M.Emin BOZKUŞ Arşivi

BEDİÜZZAMAN’IN KÖYÜ NURS-1

07 Temmuz 2025 Pazartesi 00:37

İSABETLİ VE ANLAMLI BİR KARAR

19 Haziran 2025 Perşembe 00:50

MEZOPOTAMYA: FELSEFENİN İLK ANAVATANI

10 Haziran 2025 Salı 01:33

YAĞMURLAR ESKİSİ GİBİ YAĞMAZ MI?

24 Nisan 2025 Perşembe 01:01