
M.Emin BOZKUŞ
İDİL’İN ANTİK VE TARİHİ BELDESİ ZİNAREX
Malum olmak üzere memleketimiz iki antik bölgenin beşiğidir. Bu coğrafyanın bir bölümü Mezopotamya (Mezrabota), diğer bir kısmı da Turabidin (Torabdin). Bu asil ve kadim topraklara hangi kavim veya medeniyetler yerleşmiş derseniz: Asuriler, Gutiler, Kardukiler, Persler, Romalılar, Bizanslılar ve isimlerini sayamadığımız nice diğer medeniyetler.
Biz bugün bu kadim ve her bir karış toprağından tarih fışkıran bir yerleşim yerinden bahs edeceğiz. Bu yerleşim yeri İdil ilçesinin 17 km batısında, yani tor bölgesinde, etrafı meşe ormanı ve bağlarla çevrili, kırmızı toprak ve kireç taşından meydana gelen İdil ilçesine bağlı Zinarex yeni adıyla Bozburun köyüdür. Eski evlerinin tamamı kireç taş ve kireç harcıyla, abara mimarisi ile yapılmış binalardan müteşekkildir. Zinarex’ın Kürtçede sözlük anlamı: Zinar yamaçtır, ax da torak. İkinci bir açıklaması ise sürgünden gelen bir yiğit er için denilirdi ki “ji axina zinar té” AX-ZINAR zamanla birleşmiş ZINAREX olmuş.
Zinarex tarihi ve kadim bir köydür. Elimizde yazılı bir kaynak olmasa da köyün içinde ve dışında ki insan eliyle oyulmuş mağara ve sarnıçlar, köyün hemen alt tarafındaki iki adet höyükün bulunması bunun belirgin örneklerindendir. Köyün sınırları içerisinde 34 isimle adlandırılmış mevkiler bulunmaktadır. Bu mevkilerin adları şöyle: Banıka, Boran, Binya kéş, Çala jınıké, Çemé mezın, Çemé zer, Çemé hemzik, Erdé şopé, Erdé bérımké, Erdé kevırxara, Etuna şéx, Geliké tengık, Gırké bira, Guhara bı aşık, Hewté künda, Nikarok, Kema, Künaftar, Kurika mexeré, Kozıka lahdıko, Kolé şéx, Kortıka meqberé, Mesila lahdıko, Mesila rıjıka, Mesila mirık, Mextela yahqo, Pışta sarincé, Safa, Seré berceromé, Şéwlé hesen, Teava helaké, Ziyareta meqberé, Ziyareta zeni ve Zuré sergina.
Yukarıda isimlerini yazdığım her bir mevkiin ayrı ayrı gerçek birer hikayesi vardır. Biz bu mevkilerden sadece bir tanesinin hikayesini yazacağız. Çala Jınıké hikayesini yazacağız. Çala Jınıké İdil ilçesine bağlı Yazman, Ulak ve Oyalı köylerinin sınırlarının kesiştiği bir mevkidedir. Dev bir kireç kayasının yamacına yapılmış bir su sarnıcıdır. Kim veya kimler tarafından yapıldığı bilinmemektedir. Giriş kapısı kavisli bir mimari tarzı ile yapılmıştır. Ondan fazla geniş ve uzun basamakla sarnıcın tabanına inilebiliyor. İçi dikdörtgen şeklinde tasarlanmış zamanın büyük bir su sarnıcıdır. Su azalınca basamaklarla suya yetişilir şeklinde merdivenler tasarlanmış. Eskiden göçebe aileler kara çadırlarını Çala jınıké sarnıcının etrafına kurarlardı ve hayvanlarını sarnıcın suyu ile beslerlermiş. Dilden dile günümüze kadar gelen şöyle bir hikayesi var Çala Jınıké’nin. İki göçer aile koyunlarını otlatmak üzere kara çadırlarını o mevkiye kurarlar. Aile reislerinden birinin adı Adem, diğerinin adı Mirza’dır. Mirza’nın Gazal adında yetişkin bir kızı ve yaşları küçük üç erkek oğlu, Adem’in de Tahir adında yetişkin bir oğlu ile yaşları küçük iki kızı ve iki oğlu daha varmış. Koyun sürülerini gütme işini iki ailenin yetişkin çocukları Gazal ve Tahir yaparlarmış. Kırda, bayırda çobanlık zamanlarında iki genç birbirlerine aşık olurlar. Aşkları iki aile tarafından da his edilince çocuklarını şiddetle uyarırlar ama bu uyarılar kar etmez. Bir gün Adem ailesiyle Mirza’nın çadırının yolunu tutar ve Gazal’ı oğulları Tahir için isterler. Gazal’ın babası Mirza isteğe şiddetle karşı çıkar. Adem ve ailesi çadırlarına üzgün bir şekilde geri döner ve sürüsünü çadırın önüne yeni getiren Tahir’e olanları anlatırlar. Tahir ağır bir yara almış gibi sersemler. Ertesi gün kırda olanları Gazal’a anlatır. Gazal bu olanları çoktan öğrendiğini Tahir’e söyler.
Günler, haftalar, aylar geçer; Tahir’in Gazal’a sevgisi kat be kat artar. Tahir bir gün Gazal’a, “Başka çaremiz yok. Kavuşmamız için seni kaçırmam gerekir.” Der. Gazal Tahir’e, “Bilirsin seni çok seviyorum ama törelerimize aykırıdır kaçmak. Seninle kaçarsam ailemin alnına kara bir leke sürmüş olurum.” Der.
Gazal’ın bu kesin kararı Tahir’i çılgına çevirir ve hançerini belinden çıkarır Gazal’ın göğsüne üç defa indirir. Gazal kanlar içinde yere yığılır ve orada ölür!
Kaynak: Ksenofon Anabasis(Onbinlerin dönüşü), Mem Doğala, Firfele kitabı (s.25-26)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.