
Ömer AYDA
Sahte Diploma
Çiçeği burnunda çocuklarımız üniversite yolunda, her biri güzel hayallerle istedikleri bölümü okuyacaktır. Ülkenin savcısı, hâkimi, öğretmeni ve mühendisleri olacaktır. Kimi yeni bina dikecek, kimi de verdikleri kararlarla adaleti sağlayacaktır. Okudukları bölümlerde insanlara dokunacak çalışmalar yapacaktır. Birileri de her şeye rağmen üniversiteye yerleşmeyecektir. Belki de okumak istemeyecek. Çünkü kestirme yoldan okuyanları gördükçe hayallerinden vazgeçecekler.
*
Kaldı ki sözü son zamanlarda Türkiye'nin gündemindeki “sahte diploma” skandalına getirmezsem satırlarıma ayıp olur. Diploma sahtekârlığına karşı başlatılan operasyon kapsamında 220 şüpheliye yönelik adlî işlem başlatılmış ve 199 şüpheli hakkında kamu davası açılmıştır. 37 kişi tutuklanmış ve 150 kişi hakkında adlî kontrol kararı verilmiştir. Çalışmalar derinleştikçe 57 adet sahte diploma, 108 adet sahte sürücü belgesi ve 4 adet sahte lise mezuniyeti tespit edilmiştir.
*
Aslında ülkemiz eğitim dolandırıcılığına yabancı değil. Bu ülke, yılın öğretmeni seçilen birinin bile diplomasının sahte çıktığına şahittir. 2005’te yılın öğretmeni seçilen ve Trabzon’da öğretmenlik yapan R.G.S.’nin de diploması sahte çıkmıştı. Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) büyük puntolarla “Ortalık sahte mühendis doldu” diye haykırıyor. İnşaat Mühendisleri Odası da aynı dertten muzdarip. Oturup tüm bu sahtekârlıkları tek tek sıralamaya vakit yok çünkü sahtekârlık her yere yayılmış, neresinden tutsan elinde kalır.
*
Dünyada bu işe karşı cesur adımlar atılmış örnekler var. Yurt dışındaki bazı sivil toplum kuruluşları sadece bu konuyla ilgilenerek sahtekârlara savaş açıyor. Hindistan’da 2015 yılında sahte diplomalara sahip olanların yasal işlemle karşılaşmamak için kendi inisiyatifleriyle işten ayrılmalarını emreden kararın ardından 1.400 öğretmen istifa etti. Bazen bizim için düşünüyorum ama acaba bizde kaç tane böyle cesur çıkar, bilmem.
*
Neyse, sözü fazla dolandırmadan o kritik soruyu sormamız gerekir: Türkiye nasıl bu hâle geldi? Bu sorunun cevabını bulmak çok zor. Eğitimle cevap vermek isterdik; sahte diplomalılar da bu soruya cevap vermemizi zorlaştırıyor. Dizi ve filmlerle bu soruya cevap arasak Cihangir’deki senaristler bize kızar.
*
Yanıtını aradığımız birçok soruyu aslında kendimize sormamız gerekir. Çünkü sahtekârlıkla, ilkesizlikle ve haksız kazançla büyüyen bir nesil yetişiyor. En çok da yetiştirilmeye itiraz etmeyen bir kitle yetişiyor. “Sen çal, ben çalayım; sen sus, ben susayım…” En çok da güvensiz bir gelecek inşa ediliyor. “Balık baştan kokar” diye dipteki kokuya razı gelenler çoğaldı, ayın 15’inde güzel maaşını alanlar sustu.
*
Devam eden saltanatlar, lale devirliler ve güllük gülistanlık yaşamlar belki biraz araştırılsa içinden ne sahtekârlıklar çıkar. İşte bunun için üniversite tercihlerinde herhangi bir üniversiteye yerleşemeyen üzülmesin ve sahte bir yola da başvurmasın. Ya da şu soruları sorsun kendine: Sahte diplomalı bir doktorun ameliyat masasına yatar mıydınız? Sahte diplomalı bir mühendisin yaptığı köprünün üzerinden geçer miydiniz? Ya da sahte diplomalı bir hâkimin kararına güvenebilir misiniz?
*
Diploması sahte olan yalnızca kendi hayatını değil, toplumun kaderini de çalar. Çünkü sahte diplomalar sadece kâğıttaki bir mührün değil; emeğin, alın terinin, yılların ve en önemlisi güvenin gaspıdır. Bu durumu sahte diplomalı bir öğretmenden mahrum kalmışsınız diye değerlendirirseniz içiniz rahat eder.
*
Sahte diplomaların etkisi kötüdür ama birilerinin yıllarca emek verip alın teri dökerek kazandıkları meşru diplomaların değerini de düşürür. Daha da önemlisi, mühendisler ve sağlık çalışanları gibi gerekli beceri ve uzmanlığa sahip olmayan profesyoneller halkı riske atmak demektir.
*
Üniversiteye giremeyen gençlerimize bir şey söylemek isterim: Sahteyle kurulan hayat, sahte mutluluklarla süslenir. Sahteyle kurulan meslek, toplumun canını yakar. Sahteyle kurulan gelecek, gelecek olamaz. Her şeyin sahtesinden uzak durun, hatta duyguların sahtesinden bile…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.