Turgay Birlik
İLMİN KAPISI VE KÜRTÇE MEVLİD-İ NEBİ’NİN YAZARI MELE HÜSEYİN BATEYÎ
Kaynaklar farklı göstersede; 1417-1495 yılları arasında Beytüşşebap ilçesine bağlı ‘Bate’ köyünde doğduğu ve yine aynı meskûn de meftun olduğu bilinmektedir. Kürtçe Mevlidi Nebinin yazarı da olan Mele Hüseyin El Bateyi; Aynı zamanda müderris, şair ve mele geleneğinin önde gelen temsilcilerindendir. Ayrıca Fıkıh, Tefsir, Kelam, Arapça ve Tasavvuf gibi alanlarda ders verdiği de rivayet edilmektedir. Kürtçe divan edebiyatının filozofu olan Ehmed-ê Xanê, Ebu Xanife El Dinaveri, Melayê Cizîrî ve Feqê Teyran dan sonraki en önemli âlimlerdendir. Bilinen en önemli eserleri; Mevlida Nebi, Zembîlfıroş Destanı ve Divana Bate dir. Hüseyin ismiyle müsemma olan peygamber aşığı Melayê Bateyi; Kürtçe, Arapça manzumeler, ilahiler ve nasihatnâmeler de yazmıştır. Hayatını islami ilimlere ve toplumsal sorunlara adamış bir bilgedir. Yaşamı boyunca toplumun iyi bir eğitim alması yönünde ciddi bir mücadele vermiştir. Zira yazdığı kasideleri ve Hz. Peygamber’in hayatına dair yazdığı mersiyeleri hem medrese çevrelerinde, hem de halk arasında çok yaygındır. Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (sas) dünyaya teşrifleri ve daha sonrasında meydana gelen önemli olayları estetik bir üslupla kaleme almıştır. Usta şairin hayatını anlatmak zor değil! Zor olan, o hayatın ardındaki hikmeti anlamaktır. Tabiatıyla Batêyi yazdı, öğretti, anlattı; Biz ise onları rüzgâra bıraktık. Maalesef rüzgârın bile sahip çıktığı kadar sahip çık(a)madık bu duayen ÂLİME. Onun döneminde ‘ilim ehline’ kıymet verilirdi, günümüzde ise maalesef beyhude insanlara! Bateyi’nin kelâmları insanı düzeltir, insana edep uyandırır, insana yol gösterir. Nitekim hakikat böyledir, okşamaz, düzeltir. Biz ise unutmaktan korkmayan bir şehrin insanlarına dönüştük. Kökleri derin, ama hafızası zayıf bir toplum olduk. Değerlerinin adını dahi yaşatmakta zorlanan, köklü tarihini ve kâdim kültürünü hiç tereddüt etmeden UNUTAN bir toplum. Neticede ilim sustu, âlim terk eyledi bu peygamber kentini. Bilginin yerini menfaat, hafızanın yerini ise cehalet aldı bu şehirde. Batêyi’ anmak bir zahmete dönüştü! Bilen için de, bilmeyen için de. Keza o kelimeleriyle edebi, terbiyeyi, ölçü ve hürmeti hatırlatıyordu. Bugün o hürmeti kaybettik. Yerine bencilliği, hırsı, kibri koyduk. Oysa bir toplumun değeri, hatırladıklarıyla ölçülür! Ama bizim ölçümüz bozulmuş durumda. Mele Hüseyin Batêyi hatırlamak, bir bilgeye saygı göstermekten fazlasıdır. Bu, bir silkelenme çağrısıdır. Bir yüzleşme zorunluluğudur. Bir özeleştiri borcudur. Batêyi yazarken her satırda bir edep, bir sükûnet, bir nefis terbiyesi vardır. Sanki Batêyi’nin kalemi değil, kalbi yazıyormuş gibi. Bir toplum kendi değerlerini tanımazsa kimliği de, kültürü de, geleceği de yok olur. Aslında biz Bateyi değil, kendimizi kaybettik. Bateyi hatırlamak, kendimizi, geleceğimizi hatırlamaktır, kaybettiğimiz değerlere ve yerlere geri dönmektir. Bateyi ye dönmek, kendimize dönmek, kültürümüze sahip çıkmak, geleceğimize ışık tutmaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.