Erkan ÖZKALAY
“ FIRFELE’NİN TARİHİ : FIRFEL BEG VE MICO’NUN KURDUĞU MİRAS “
Cizre Kaymakamlığı ve Şırnak Valiliğinin destekleriyle Cizre Sanat Sokağı’nda düzenlenen, 120 yayınevinin ve bölgenin değerli yazarlarının katılımıyla gerçekleşen kitap fuarını gezme fırsatını yakalamıştım.
Bir pazar günüydü; hasta hâlime rağmen, kıymetli yazarlarımız Mehmet Emin Bozkuş (aynı ajansta köşe yazarlığı yaptığımız Mamoste’miz), Cizreli tasavvuf alanında büyük emekleri bulunan Abdülkadir Bingöl ve “Meryem Xan” kitabının yazarı değerli Mamoste Hurşit Baran Menteş’in standını görmek, onların yıllarını vererek hazırladıkları eserlerini edinmek ve okumak benim için ayrı bir heyecan oldu.
Özellikle doğup büyüdüğü ve hâlen İdil ilçesine bağlı “Fırfele” köyünün adıyla kitap yayımlayan, kendisi de bu köyden olan Mehmet Emin Bozkuş hocamızın, sohbetlerimizde özlemle ve gururla anlattığı Medeniyetlerin Beşiği Fırfele kitabını imzalı olarak kendisinden hediye aldım.
Kitapta bu köyün nasıl kurulduğu, ilk yerleşen aileler, köyde medrese ve ilim kültürünün ne kadar güçlü olduğu; nice âlim, ulema ve feqî’lerin yetiştiği; köylülerin yaşam tarzı, örf, adet ve gelenekleri geniş ve net bilgilerle aktarılmıştır.
Kitapta ilgimi çeken olaylardan biri de Fırfele isminin nasıl verildiğine dair anlatılan rivayettir. Bu rivayete göre, köyün ilk sakinleri kim oldukları bilinmeyen bir yerlerden gelerek çadırlarını kurmuşlardır. (Bu durum, göçebe hayatı yaşayan insanların ortak bir buluşma noktasına sahip olduğunu da düşündürür.) Obanın kurulduğu yerin sahibi olan Fırfel Beg, bu durumdan haberdar olunca birkaç adamını göndererek oba reisinin huzuruna gelmesini ister.
Ertesi gün oba reisi Mıco, Fırfel Beg’in yanına gider. Aralarında şu konuşma geçer: Fırfel Beg, “Ben bu obanın sahibiyim. Sen hangi cesaretle mülküme obanı kurarsın Mıco?” der.
Mıco ise saygıyla, “Efendim, bilmenizi isterim ki bir başkaldırı için mülkünüze konmadık. Geldiğimiz yerde otlak kalmadı. Hayvanlarımız aç kalmasın, çocuklarımız beslensin diye buraya obamızı kurduk.” diye cevap verir.
Fırfel Beg, Mıco’yu süzerek onun yiğit birine benzediğini düşünür ve şöyle der: “Bir şartım var. Eğer bu şartı yerine getirirsen, obanı kurduğun yeri sana bağışlayacağım.”
Mıco, “Tabii ki şartınızı söyleyin Beg’im.” diye yanıt verir.
Fırfel Beg, “Suvar adında bir yeğenim bana karşı baş kaldırmış, beyliğin reisi ben olacağım diyor. Gücü kuvveti benden fazladır. Eğer onu ortadan kaldırırsan dediğimin arkasında duracağım.” der.
Mıco şartı kabul eder ve gece obasına döndüğünde adamlarıyla uzun bir değerlendirme yapar. Ardından Suvar’ın bulunduğu Teki Konağı’na gizlice, tek başına gider. Yeğen Suvar’ın derin uykuda olduğunu görür; hançerini çıkarır ve başının üzerinde duran yastığın sağ yanına saplar. Suvar’ı öldürmez, fakat hançeri sapladığı yerde bırakır ve geldiği gibi sessizce oradan ayrılır.
Sabah uyandığında hançeri gören Suvar, bunu amcası Fırfel Beg’in yaptığını düşünür. Adamlarını çağırıp durumu değerlendirdikten sonra, olayın planlı bir uyarı olduğunu anlar. Fırfel Beg’in gücünü ve isterse onu öldürebileceğini düşünerek, iki adamıyla birlikte konağa gider.
Silahlı hâlde amcasının karşısına çıkar ve şöyle der: “Siz bana canımı bağışladınız. Bundan sonra emrinizde ve hizmetinizde olacağım. Eğer isteseydiniz o hançeri göğsüme saplayabilirdiniz! Sen benim amcamsın, ben de bundan böyle senin yeğeninim.”
Fırfel Beg ise meselenin nasıl cereyan ettiğini, bu başarının kime ait olduğunu çok iyi bilmektedir.
Daha sonra Fırfel Beg, Mıco’nun obasına adam göndererek onu huzuruna çağırır. Mıco konağa geldiğinde Beg ayağa kalkar, alnından öper ve yanına oturmasını ister. “Büyük bir iş başardın.” der ve ekler: “Obanı kurduğun yeri ve çevresini sana verdim, hayırlı olsun.”
Mıco konakta izzet ve ikramla ağırlanır. Obasına döndüğünde tüm adamlarını toplar ve durumu anlatır. Oba ve çevresindeki arazilerin artık kendisine verildiğini söyler.
“Bundan böyle obamızın bulunduğu yere bir köy kuracağız ve bu köyümüzün adı da ‘Fırfele’ olacak.” der. Adamları bu kararı tereddütsüz kabul eder ve o günden bugüne bu köyün adı Fırfele olarak kalır.
İşte, değerli hocamızın doğduğu, yaşadığı ve hâlâ özlemle kucakladığı bu köyün ismi ve tarihi böyle şekillenmiştir. Kendisi, bu topraklara duyduğu aidiyet hissiyle bu tarihi köyün unutulmaması için onu kitaplaştırmıştır. Büyük emeklerle kaleme aldığı Fırfele isimli kitap; mistik ve mitolojik alanlara, medrese kültürüne ve bu kültürle yetişen âlimlere dair birçok değerli bilgi barındırmakta olup, içeriği bende büyük bir heyecan uyandırdı.
Emeklerinden dolayı kendisine teşekkür ederim.
Erkan Özkakay – 06.12.2025
Kaynak: Medeniyetlerin Beşiği Fırfele – Mehmet Emin Bozkuş
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.