Erkan ÖZKALAY
CİZRE UNUTULAN ZAMANIN KALBİNDE
Hafızamızı tazeleyelim biraz…Dünü hatırlayalım, bugüne bakalım. Yaşam alanlarımız dardı belki; imkânlarımız sınırlıydı.
Ama lezzet vardı, huzur vardı.
Kaygı bilmezdik, endişe tanımazdık. Günü kurtarma derdiyle yaşamazdık. Eşyaya ulaşmak zordu, lüks bize uzak bir sözdü —
ama gönüllerimiz zengindi, sofralarımız bereketliydi.
Aile bağlarımız sımsıkıydı;
bir sofrada, bir gülüşte, bir dua sesinde birleşirdik.
Bizi bir arada tutan şey;
şehrin kutsiyeti, taşına toprağına sinmiş tarihi nefes, atalarımızın bize bıraktığı kadim mirastı. Biz memleket gibiydik; derin, köklü, geçmişini özünde yoğurmuş bir halk…
Bağlarımız güçlü, ilişkilerimiz samimi, kültürümüz bizi bir arada tutan en sağlam kaleydi.
Sabah ezanı Dicle’nin sularına karışırken Ulu Cami’nin minaresinden yükselen ses, şehre huzurun yankısını taşırdı. Esnaf kepengini açarken, demircinin çekici Dicle’nin ritmine uyar ,terzinin iğnesi sabrın ilmeğini işlerdi.Peynir kokan sokaklarda çocuk sesleri yankılanır,
her evin mutfağında az ama bereketli bir sofra kurulurdu. Evet, azımız vardı, ama çokça huzurumuz vardı.
Dicle, o vakitler sadece bir nehir değildi; şehrin kalbi, gönüllerin aynasıydı. Kırmızı Medrese’nin taşlarında ilmin, Mem û Zîn’in mezarında aşkın ve vefanın sesi yankılanırdı. Ahmedê Xanî’nin kelamı hâlâ duvarlarda nefes alır,
bize insanın asıl zenginliğinin gönül birliği olduğunu fısıldardı.
Peki ya şimdi?..
Her şey var ama az mutluluk var.
Eşyaya ulaşmak kolay; ama lezzet yok, his yok, şükür yok.
Evler büyüdü ama gönüller daraldı.
Sokaklar kalabalıklaştı ama sesler birbirine değmez oldu.Dicle hâlâ akıyor ama artık kimse onun suyunda kendi yansımasını görmüyor.
İnsanlar bin bir eşyaya sahip,
ama kendilerine ait bir huzura değil.
İhtiyaçlar sonsuz, arzular bitmek bilmez olmuş. Tüketiyoruz — eşyayı, zamanı, birbirimizi…Hırs ve istek uğruna kendimizi yitirdik;
bir zamanlar Cizre’nin taşlarına sinmiş o kadim huzurun
şimdi sadece yankısını duyabiliyoruz.
Belki de yeniden hatırlamanın,
yeniden köklerimize dönmenin vaktidir. Çünkü Cizre’nin ruhu ölmedi — sadece sessizliğe büründü,
bizim onu yeniden duymamızı bekliyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.