Gündemimizi meşgul eden en büyük sorun ekonomi, işsizlik, ulaşım ve eğitim olmalı iken, memleketin tek derdi kazılan çukurlar ,talan edilmiş cadde ve sokaklar. Süreç uzadıkça uzuyor. Toz ve çamurlu günler bizi beklemekte..

Sözün özü talan edilmiş cadde ve sokaklar “ kader “ değildir…

Söz konusu, belediye ve ilgili özel şirket arasında yasal çerçeveler ve sözleşmeler esas alınarak bu kazı çalışmaları yapılmaktadır. Peki buna rağmen neden bu halk hala kazılan sokaklarda ve şantiyeye dönen İlçe’de bir sonuç alamıyor.

İnsanlar bu konu hakkında muhatap bulamamaktan yakınmakta ve sorunun neden bu kadar uzadığını merak etmektedir. Gelin Türkiye ve Avrupa Ülkelerinde ilgili kurum ( Doğalgaz ) ve Belediye arasında yapılan iş birliğinin yasal içeriğine bir göz atalım ;

1. Belediye İzni:

• Belediye, doğalgaz şirketine kazı yapma iznini verirken, altyapı çalışmaları için gerekli tüm güvenlik önlemlerinin alındığından ve çevreye zarar vermeyecek şekilde çalışıldığından emin olmalıdır.

• Belediyeler, genellikle kazı izni verirken bir takım standartlara uymayı şart koşar: örneğin, kazı sonrası yol veya altyapının eski haline getirilmesi, çevre güvenliği, trafik düzenlemeleri gibi.

• Belediye, bu tür kazıların yapıldığı yerlerin “açık” bırakılmaması gerektiği konusunda doğalgaz şirketine yükümlülükler koyar. Çalışmaların sonlandırılmasının ardından sokağın asfaltının veya kaldırımlarının yeniden düzgün bir şekilde kapatılması, yerel yönetimlerin denetimi altındadır.

2. Kazı ve Kapatma Sorumluluğu:

• Sokak ve caddelerin kapanması:

Evet, doğalgaz şirketinin kazı yapmasının ardından açtığı sokakları veya caddeleri eski haline getirmesi gerekir. Bu, çoğu zaman sözleşmede yer alan bir zorunluluk olur. Eğer kazı yapılan alanın düzenlenmesi ve kapatılması gereksiz şekilde yapılmazsa, belediye ceza uygulayabilir ya da gerekli düzeltmeleri yaptırabilir.

• Altyapı Çalışmaları ve Sözleşme:

Eğer doğalgaz şirketi ile belediye arasında ticari bir sözleşme varsa, bu sözleşme kazıların nasıl yapılacağı, sokakların onarımı, çevre düzenlemeleri ve süreklilik gibi konularda belirli hükümlere sahip olur.

3. Belediyeye Ödenen Ücret:

• Genelde, doğalgaz şirketleri, belediyeye bir tür “kazı izni ücreti” öderler. Bu ücret, belediyenin kazı yapma izni sağlarken uğrayacağı maliyetleri karşılamayı amaçlar.

• Ayrıca, belediyeye yapılacak ödemeler, kazı sonrası yolun onarımı ve çevresel düzenlemeler gibi hizmetlerin maliyetlerini kapsayabilir.

Hadi bunu geçtik diğer Avrupa ülkelerinden örneklerle sürecin nasıl işlediğine bakalım isterseniz..

1. Avrupa Ülkelerinde Süreç

Örneğin ( Almanya, İngiltere, Fransa), altyapı çalışmaları öncesinde kapsamlı izin prosedürleri vardır. Doğalgaz veya su şebekesi gibi kamu hizmeti sağlayıcıları, yerel yönetimden kazı izni almak için başvururlar.Kazı izinleri ve çevre düzenlemeleri genellikle çok sıkı denetlenir. Çalışmalar, sokaklar yeniden yapılıp düzenlendikten sonra geri eski haline getirilir ve bu işlerin belediye kontrolünde olması sağlanır.

2. ABD:

• ABD’deki büyük şehirlerde, altyapı şirketlerinin kazı çalışmaları yapmadan önce yerel yönetimden “Right-of-Way” (yol hakkı) izni almaları gerekir. Bu izinlerin verilmesi genellikle belirli bir ücret karşılığında olur ve çalışmanın nasıl yapılacağı, güvenlik önlemleri ve yolun nasıl tekrar düzenleneceği konusunda çok detaylı yönergeler içerir.

• Çalışmalar sırasında altyapı şirketleri, kazı alanlarını kapatmak ve güvenliği sağlamakla yükümlüdürler. Ayrıca, çalışma bittikten sonra yolun eski haline getirilmesi gereklidir.

Sonuç olarak ; doğalgaz şirketleri, belediyelerle olan sözleşmeleri ve yerel yönetim kuralları gereği, kazı çalışmasını halkı etkilemeyecek şekilde ve gerekli tüm güvenlik önlemlerini alarak yapmak zorundadırlar. Kazı sonrası altyapının eski haline getirilmesi, genellikle doğalgaz şirketlerinin yükümlülüğü altındadır ve eğer bu yükümlülük yerine getirilmezse, belediyeler cezai yaptırımlar uygulayabilir.

Bizlerinde artık bu durumun sonlandırılması ve kazılan yerlerin, talan edilen cadde ve sokakların bir an önce mevzuata uygun olarak düzeltilmesini, yaşam alanlarımızın eski haline dönmesini istiyoruz.

Bu talebimiz vatandaşlık görevimiz ve en doğal insani hakkımızdır.