“ Kisrâ Pervîz’in saraylarının yıkılması, sadece fiziksel bir yıkım değil, aynı zamanda ilahî bir ikaz niteliğindedir. Bu olaylar, Hz. Muhammed’in (S.A.V.) risaletinin evrenselliğini ve Allah’ın mesajına karşı direnen güçlü yapıların bile zamanla çökeceğini simgeler. Sasanilerin ihtişamlı sarayları ve güçlü yapıları, ilahî hakikate karşı duran her sistem gibi çökmeye mahkûm olmuş, tarihe bir ibret vesikası olarak geçmiştir.”

Hz. Muhammed’in (S.A.V.) peygamber olarak gönderilişi, yalnızca Arap toplumunda değil, dönemin büyük siyasi güçlerinde de etkisini göstermiştir. Bu çerçevede, Sasani hükümdarı Kisrâ Pervîz’in yaşadığı olağanüstü olaylar, İslam kaynaklarında hem tarihi hem de ilahî bir uyarı olarak değerlendirilmiştir.

Kisrâ Pervîz, dönemin en güçlü hükümdarlarından biri olarak, Dicle Nehri üzerine büyük bir bend inşa ettirmiş, sarayını ise ihtişamlı bir şekilde düzenlemişti. Ayrıca yanında yüzlerce sihirbaz, kâhin ve müneccim bulundurarak devlet işlerinde onlara danışırdı. Bunlar arasında, Arap kökenli bir kâhin olan Sâyib de bulunmaktaydı.

Rivayetlere göre, Hz. Muhammed’in (S.A.V.) peygamber olarak gönderildiği gece, Kisrâ’nın sarayının kubbesi kendiliğinden yarılmış, Dicle üzerindeki bend ise yıkılmıştı. Oysa bu yapılar ne bir doğal afete ne de herhangi bir dış müdahaleye maruz kalmamıştı. Bu durum Kisrâ’yı derinden sarsmış ve danışmanlarını çağırarak olayın nedenini öğrenmek istemiştir. Ancak ne sihirbazlar ne de müneccimler bir açıklama getirebilmiştir.

Sâyib, olayın arka planını araştırmak üzere gece yüksek bir tepeye çıkmış ve Hicaz yönünden gelen büyük bir ışığın doğuya kadar uzandığını gözlemlemiştir. Sabah uyandığında ise bulunduğu yerin yemyeşil bir bahçeye dönüştüğünü görmüştür. Bunun üzerine Sâyib, bu olayların Hicaz’dan çıkacak bir hükümdarın (peygamberin) hükümranlığının doğuya kadar ulaşacağına işaret ettiğini dile getirmiştir.

Sihirbazlar ve kâhinler, bu gelişmeleri Kisrâ’ya açıkça söylemekten korkarak, bendin ve sarayın “uğursuz bir zamanda” inşa edildiğini iddia etmişlerdir. Ancak yapılan yeni inşalar da yıkılmış, Kisrâ bu olaylardan mucizevi şekilde kurtulsa da danışmanlarına duyduğu güveni kaybetmiştir.

Ayrıca rivayetlerde, Kisrâ’nın üç yıl boyunca bir melek tarafından uyarıldığı, iman etmesi istendiği, ancak her seferinde bu çağrıyı reddettiği aktarılır. Üçüncü yılın sonunda melek, elindeki asâyı kırmış ve Kisrâ’nın saltanatının sonunun geldiğini bildirmiştir. Nitekim kısa bir süre sonra Kisrâ, iç karışıklıklar sonucu öldürülmüş ve Sasani Devleti gerileme sürecine girmiştir.Hz. Peygamber (S.A.V.) hicretin altıncı yılında Kisrâ’ya elçi göndermiştir. Bu dönemde Fırat ve Dicle taşmış, Kisrâ’nın yaptırdığı yapılar büyük zarar görmüştür. Bu olaylar, Kisrâ’nın hem siyasi hem de manevi açıdan bir sona yaklaştığının habercisi olmuştur.

KAYNAK : İSLAM TARİHİ 1.CİLT – İBN’UL ESİR