Turgay Birlik
ASRIN EN BÜYÜK TEHLİKESİ, UYUŞTURUCU MADDE BAĞIMLILIĞI
Günümüzde tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar çok sayıda ve çeşitli muhteviyatta uyuşturucu madde bulunmaktadır.
Sadece son dönemlerde laboratuvarda oluşturulan bir ‘uyuşturucu maddeden’ 1100 çeşidinin üretildiği belirtilmektedir. Bu dehşet nitelikteki örnek dahi, işin tahribatını ve hayati ehemmiyetini açıklar mahiyettedir. Nitekim ‘madde bağımlılığı’ toplumun tüm bireylerini ciddi derecede etkileyen ve tehdit eden en başat sorun olarak kabul edilmektedir. Toplumda zuhur eden vahşetlerin, ailelerde yaşanan trajedilerin, meydana gelen sosyal felaketlerin, özellikle maddi ve manevi yıkımların temel faktörünün yine ‘madde kullanımından’ mütevellit olduğunu ifade edebiliriz. Ayrıca istatistiki veriler, dünyadaki ölüm oranlarının en yüksek olduğu alanın, ‘uyuşturucu madde’ kaynaklı olduğunu göstermektedir. Tabiatıyla ‘madde bağımlılığı’ savaşlardan, kazalardan, afetlerden, kanser vb. ağır hastalıklardan çok daha fazla bir ölüm oranını simgelemektedir. Sorunun hayati önemine binaen verilen tüm mücadelelere rağmen, maalesef son yıllarda hem doğal maddelerin yaygınlığı, hem de sentetik uyuşturucu kullanımının hızla arttığı müşahede edilmektedir. Yanı sıra ‘sanal bahis’ diye tabir edilen kumar bataklığı, toplumun çürümesine sebep vermekte, ailelerin dağılmasına ve intiharların artmasına zemin oluşturmaktadır. Maalesef bahse konu hususlarda Şırnak, oldukça dikkat edilmesi gereken bir eşikte bulunmaktadır. Kentin maddenin geçiş güzergâhında bulunması, genç nüfusun oldukça yoğun olması, işsizlik gibi sosyoekonomik handikaplar, mevcut negatif durumu tetikleyen unsurlar olarak analiz edilmektedir. Madde kullanma oranının ciddi boyutlara ulaşması, kullanma yaşının da 11-12 lere kadar inmesi, ayrıca dikkat edilmesi gereken hususlardır. Özellikle metamfetamin, fentanil vb. maddelerin yarattığı yıkıcı etkiler, uyuşturucu ile mücadelede ‘bütüncül ve sürdürülebilir’ stratejileri elzem kılmaktadır. Keza Şırnak; Madde kullanma ORANLARI, RİSK oranları, ÖLÜM oranları ve küçük yaşta ‘maddeye başlama’ oranlarının da en TEHLİKELİ olduğu bölgelerden biri haline gelmiş vaziyetteyiz. Felaketler üzerine FELAKET yaşamadan bu soruna çok ciddi olarak bir refleks göstermek zorundayız. Aksi takdirde toplum olarak telafisi imkânsız neticeler ile karşı karşıya kalacağımız aşikârdır. Unutmayalım ‘ölüm’ telafisi olmayan bir realitedir. Maddeye Karşı Mücadelede il makamının, yerel yönetimlerin, stk’ların, yerel basının, siyaset cenahının ve toplumun dahli hayati öneme haizdir. Bu yıkıcı soruna karşı TOPYEKÜN bir mücadele olmazsa, başarının da olması mümkün değildir. Mücadelenin esası ise ailede başlar. Mücadelede; Güç (Toplum) Para (Devlet) ve Bilim ‘maddeyle mücadelenin’ 3 ana ögesini oluşturmaktadır. Maddeye Karşı nihai sonuç için 1- Toplumsal bilincin oluşturulması ve yaygınlaştırılması (farkındalık çalışmaları yapmak) 2- Önleyici tedbirlerin alınması (maddeyi toplumdan olabildiğince uzak tutmak) 3- Rehabilitasyon adımının hayata geçirilmesi (hastanın tedavi edilmesi ve sosyal uyum) behemehâl yapılması farz olan çalışmalardır. Şırnak’ın tozlu sokaklarında “uyuşturucu” kelimesi artık bir kelime değil, bir gölge gibi sızmış vaziyettedir. Başka bir deyişle bu şehir, geçmişin yükünü taşırken, bugünün ‘zehriyle’ boğuşuyor maalesef. Uyuşturucu, bir taraftan ekonomik sıkıntıların, diğer taraftanda nahoş hadiselerin yarattığı boşluğun içine sızıyor. Genç nesil okul yerine, “kötü alışkanlık” dediğimiz ‘zehrin’ sarmalına düşmektedir. İcra ettiğimiz her çalışma, hayata geçirdiğimiz her strateji ve attığımız her adım bu zehrin kökünü kazımak için atılıyor. Kışın dondurucu soğuğunda, dağların arkasından gelen rüzgâr, sanki “bu zehri bırakın” diye fısıldıyor. Ama gerçek şu ki, sokakların sesini bastırmak kolay değil. Unutmayalım; Bu çocuklar bizim, bu şehir bizim ve gelecek bizim eserimiz olacak…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.