“SEYDA MELE MEHMET ECE’DEN “ZEKÂT VE YARDIMLAŞMANIN DİNİMİZDEKİ YERİ VE ÖNEMİ..!”
“SEYDA MELE MEHMET ECE’DEN “ZEKÂT VE YARDIMLAŞMANIN DİNİMİZDEKİ YERİ VE ÖNEMİ..!”
Zekât, hicretin 2. yılında fitreden sonra farz olmuştur. Dinimizin 5 şartından biridir. Kur’an-ı Kerim’de namaz ve zekâttan bahseden çok sayıda ayet bulunmaktadır. Bu yazımızda Kur’an-ı Kerim ışığı altında, hadislerden de örnek vererek zekât ve yardımlaşmadan bahsedeceğiz.
Büyükbaş ve küçükbaş hayvanlar; meyvelerden hurma ve üzüm; zirai ürünlerden buğday, arpa, mercimek, nohut, darı, çeltik, mısır gibi ürünler; para, altın ve gümüş üzerinden zekât verilmesi gerekmektedir.
Sahip olunan küçükbaş hayvan sayısı 40 adet olursa bir adet, 121 adet olursa iki adet, 201 adet olursa üç adet, 400 adet olursa dört adet, 500 adet olursa beş adet ve böylece her yüz adette 1 artacak şekilde küçükbaş hayvan zekât olarak verilmelidir. Sahip olunan inek sayısı 30 adet olursa bir adet 1 yaşında buzağı zekât olarak verilmelidir. Sahip olunan deve sayısı beş adet olursa 1 keçi; on adet olursa 2 keçi; on beş adet olursa 3 keçi; 20 adet olursa 4 keçi; 25 adet olursa 1 yaşını tamamlamış bir deve yavrusu zekât olarak verilmelidir.
*
Sahip olunan altın miktarı 80,18 gr; gümüş miktarı ise 200 dirhem olduğu takdirde zekât verilmesi gerekmektedir. Söz konusu miktarların karşılığı para üzerinden zekât verilmelidir. Şafii, Hanbeli ve Maliki mezheplerine göre kadınların taktığı ziynet eşyaları üzerinden zekât verilmesi gerekmemektedir. Ancak Hanefi mezhebine göre ise kadınların altın ve gümüşten yapılmış ziynet eşyaları üzerinden de zekât verilmesi gerekmektedir.
Sahip olunan nakit para miktarının kırkta biri (1/40) kadar zekât verilmelidir. Örneğin, zekat verilecek miktarda, her 1000 TL başına 25 TL zekât düşmektedir.
Toplamı 5 yük olan hurma, üzüm gibi zirai ürünlerde ise, her yük 60 fitre olmak üzere toplam 300 fitre; her bir fitre 4 avuç olmak üzere toplam 1200 avuç ürüne sahip olunduğu takdirde bu ürün üzerinden zekât verilmelidir. Ziraat ürünlerinden yağmur suyu, dolu suyu, kar suyu, nehir suyu, kuyu suyu gibi doğal yollar ile sulanan ürünlerin onda biri kadar zekât verilir. Santrifüj, sulama motoru gibi yapay yollardan sağlanan sularla sulanan, mısır gibi ürünlerde ise yirmide bir oranında zekât verilir.
*
Bir kişinin sahip olduğu arsa, bina, araba ticaret malı olduğu takdirde, söz konusu malların zekâtı verilmelidir. Eğer 2-3 bina, 5-6 araba, 5-6 arsa olsa bile söz konusu mallar ticari değilse bu mallar zekâta tabi değildir. Ancak ev, arsa, arazi gibi malların kiraya verilmesi sonucu elde edilen paradan zekât verilmelidir. Ticaret malının zekâtı hesaplanırken borçlar bu miktardan çıkartılmaz, hepsinin zekâtı verilir. Örneğin 200 bin TL mal (giyim, gıda vb.) alındıysa, mal tutarının 150 bin TL’si peşin ödenmiş, 50 bin TL’si de borç kalmış olsa bile toplam 200 bin TL üzerinden zekât hesaplanmalıdır. Çünkü bu mal çalınsa, yansa, hediye de verilse kişinin malıdır artık, bu nedenle malın ödenmemiş bedeli çıkartılmaksızın zekât hesaplanmalıdır.
**
Zekât Kimlere Verilmeli?
Tevbe suresinin 60. ayetinde Allah (C.C.) “Sadakalar (zekât gelirleri) ancak şunlar içindir: Yoksullar, düşkünler, sadakaların toplanmasında görevli olanlar, kalpleri kazanılacak olanlar, azat edilecek köleler, borçlular, Allah yolunda (çalışanlar) ve yolda kalmışlar. İşte Allah’ın kesin buyruğu budur. Allah bilmekte ve hikmetle yönetmektedir” buyurmaktadır. Zekât, bu ayette belirtilen kişilere verilmelidir. Unutulmamalıdır ki sahip olunan mal emanettir. Nitekim Zariyat suresinin 19. ayetinde “Mallarında, muhtaç ve yoksullar için bir hak vardır” buyurulmaktadır. Mearic suresi 24-25. ayetlerinde de “Mallarında belirli bir pay vardır: İstemekten başka çıkar yol bulamayan yoksullar ve iffetlerinden dolayı isteyemeyip de zengin sanılan, böylece yardımdan mahrum kalan fakirler için” buyurulmaktadır.
*
Hz. Muhammed (S.A.V.) bir hadisinde “Zekâtını vermeyen ateştedir” buyurmaktadır. Tevbe suresinin 34. ve 35. ayetlerinde Allah (C.C.) “…Altın ve gümüşü yığıp da onları Allah yolunda harcamayanlar yok mu, işte onları elem verici bir azap ile müjdele!” “Kıyamet gününde, biriktirilen o altın ve gümüşler cehennem ateşinde kızdırılıp onların alınları, yanları ve sırtları bunlarla dağlanacak ve onlara: ‘İşte bunlar, kendiniz için biriktirdiğiniz altın ve gümüşlerdir. Şimdi tadın bakalım o durmadan yığıp biriktirdiğiniz şeylerin cezasını!’ denilecek” buyurmaktadır.
Allah (C.C.)’ın mal verdiği kişi bu maldan zekât vermezse, cimrilik yaparsa bu kişinin cezalandırılacağı şu şekilde ifade edilmektedir: “Allah’ın lütfundan kendilerine verdiği nimette cimrilik gösterenler, sakın bunun kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar, bilâkis bu onlar için kötüdür. Cimrilik ettikleri mal kıyamet günü boyunlarına dolanacaktır. Göklerin ve yerin mirası Allah’ındır. Allah yaptıklarınızdan haberdardır” (Âl-i İmrân 180. ayet). Sahip oldukları malların zekâtını verenlerin ise Allah (C.C.) katında ödüllendirileceği ifade edilmektedir. Bununla ilgili Allah (C.C.) Bakara suresinin 274. ayetinde “Mallarını gece ve gündüz, gizli ve açık Allah yolunda harcayanlar yok mu, işte onlar Rableri yanında hak ettikleri mükâfatı göreceklerdir. Onlara hiçbir korku yoktur ve onlar asla üzülmeyeceklerdir” buyurmaktadır.
Zekât verilmeyen mal kirlidir. Zekât verildiği takdirde o mal temizlenmiş olur.
**
Yardımlaşma
Yardımlaşma ile ilgili Kur’an-ı Kerim’de şu şekilde buyurulmaktadır: “…İyilik ve takva üzerinde yardımlaşın, günah ve düşmanlık üzerinde yardımlaşmayın. Allah’tan korkun. Çünkü Allah’ın azabı çetindir” (Maide 2. ayet).
İslam dini dayanışma, merhamet, barış, birlik ve beraberlik dinidir. Bir hadisi şerife göre günahkâr bir insan kuyudan su içtiğinde bir köpeğin kuyunun toprağını yaladığını görüyor. O günahkâr zat, ‘benim susuz olduğum gibi bu hayvan da benim gibi susuz kalmış’ diye düşünüyor. Ayakkabısını çıkarıp suyla dolduruyor ve bu sayede köpeğin su içmesini sağlıyor. Diğer taraftan namaz kılan bir kadın bir kediyi kafese koyup, susuz ve aç bırakıyor. Allah (C.C.) o kadını kediye zulmettiği için cezalandırmış, diğer günahkâr zatı ise köpeğe merhamet ettiği için affetmiştir.
*
Hz. Muhammed (S.A.V.): “Allah (C.C) kıyamet gününde kullarına hitap ederek ‘Ey Âdemoğlu! Ben hasta oldum ziyaretime gelmedin.’ O kul ise ‘Allah’ım! Sen âlemlerin rabbisin, sen hasta olmazsın, nasıl ziyaretine gelebilirim?’ der. Bunun üzerinde Allah (C.C.) ‘Hasta bir kulumu ziyarete gittiğinde, beni ziyaret etmiş gibi olursun’ buyurur. Yine Allah (C.C.) ‘Ey Âdemoğlu! Ben yemeğe muhtaç oldum, bana yemek vermedin’ diye hitap ettiği kul ‘Sen âlemlerin rabbisin, muhtaç değilsin, ben sana nasıl yemek verebilirim?’ diye sorar. Bunun üzerine Allah (C.C.) ‘Bir kulum aç olduğunda, ona yemek yedirdiğin takdirde bana yemek vermiş gibi olursun’ buyurur. Yine Allah (C.C.) kuluna ‘Ey Âdemoğlu! Ben suya muhtaç oldum, bana su vermedin.’ O kul ‘Sen âlemlerin rabbisin, muhtaç değilsin, ben sana nasıl su verebilirim?’ diye sorar. Bunun üzerine Allah (C.C.) ‘Bir kulum susadığında, ona su verdiğin takdirde bana su vermiş gibi olursun’ buyurur.
*
Hz. Muhammed (S.A.V.) bir hadisinde şöyle buyurmuştur: “Susamış birine su veren kişiye Allah (C.C), kıyamet gününde su verir. Aç olan birine yemek yediren kişiye Allah (C.C.), kıyamet gününde yemek yedirir. Bir insanı giydiren kişiye Allah (C.C.), cennette ipek elbise giydirir.” Başka bir hadisinde Hz. Muhammed (S.A.V.) “Yerdekilere merhamet edin ki, gökten de size merhamet edilsin” buyurarak yardımlaşmanın dinimizdeki önemini vurgulamaktadır. Bir diğer hadisinde Hz. Muhammed (S.A.V.) “Bir insan hasta bir Müslüman kardeşini sabahleyin ziyaret ederse, akşama kadar 70.000 melek ona dua eder. Eğer akşam ziyaret ederse, sabaha kadar 70.000 melek ona dua eder.” buyurmaktadır.
İnsanlar birbirine merhamet etmelidir. Başka bir hadiste Hz. Muhammed (S.A.V.) “Bir insan, dünyada bir kişinin ihtiyacını giderdiği takdirde, kıyamet gününde Allah (C.C.) da onun ihtiyacını giderir. Eğer dünyada bir kişiyi darlıktan çıkarırsa, kıyamet gününde Allah (C.C.) da onu darlık ve sıkıntıdan çıkarır.”
*
Sevap işlediğimizde Kur’an-ı Kerim’e göre o sevap karşı tarafın sevdiği bir şey olmalı. İyilik/sevap yapılan kişi bundan memnun olmazsa bu sevap makbul değildir. Bu dünya geçici bir dünya olup herkes bu dünyadan göç edecektir. Bir kişi Hz. Muhammed (S.A.V)’in yanına gelerek nasihat istemiş. Bunun üzerine Hz. Muhammed (S.A.V.) ‘Darılma’ diyor ve bu cevabını birkaç defa tekrarlıyor. Başka bir hadiste Hz. Muhammed (S.A.V.) “Bir kişi kendisi için istediğini kardeşine de istemezse, bu kişi iman etmemiştir” buyurmaktadır.
İnsanlar yardımlaşmalı, birbirine kin gütmemelidir. Kadir Gecesi’nde insanlar kendini ihya etmelidir. Çünkü o gecenin ibadeti 83 yıl 3 aya bedeldir. O gece camiye gidilmediği takdirde sabah ve yatsı namazının evde aile üyeleriyle cemaat olarak kılınması gerekmektedir.
Allah (C.C.) cümlemizi af ve mağfiret etsin, büyük belalardan korusun. Bizi Kur’an ve Resul-i Ekrem’in (S.A.V.) yolundan ayırmasın.
Esselâmü aleyküm ve rahmetullahi ve berekatuhu
Mehmet ECE
Hz. Nuh (A.S.) Cami İmam Hatibi (Emekli)