“TOPLUMSAL GELİŞMEMİŞLİK” GÖLGESİNDE KİŞİSEL GELİŞİM

Sosyal Bilimler terminolojisinde “Toplumsal Gelişmemişlik” terimi, tam olarak kullanılan standart bir terim değil; ancak bu, kullanımın yanlış veya kullanılamaz olduğu anlamına gelmediğini düşünüyor ve bu yüzden ben de ilk defa kullanıyorum.

Bana kalırsa oldukça mantıklı ve yenilikçi bir ifade olabilir. Sosyal bilimlerde (sosyoloji, felsefe, ekonomi ve antropoloji gibi alanlarda) benzer kavramların sıkça tartışıldığını biliyoruz.
*
Hayatımızın büyük bir kısmını şekillendiren toplum, bireysel gelişimimizi ya bir rüzgâr gibi arkamızdan iter ya da bir gölge gibi üzerimize çöker. “Toplumsal Gelişmemişlik” – ki bu ifadeyi belki de ilk kez bu bağlamda kullanıyorum – tam da bu gölgeyi tarif ediyor: Eğitim fırsatlarının sınırlı olduğu, ekonomik eşitsizliğin derinleştiği, kurumsal yapıların zayıf kaldığı ve kültürel normların yanında iktidarların bireyi baskıladığı bir toplumsal yapı. Bu gölgede kişisel gelişim, zorlu bir mücadele haline geliyor; ancak imkânsız değil. Bu yazıda, toplumsal gelişmemişliğin birey üzerindeki etkilerini inceleyecek ve kişisel gelişim için çıkış yolları arayacağız.
*
“Toplumsal Gelişmemişlik” Nedir ve Neden Bir Gölge?
Sosyal bilimler, toplumları "gelişmiş" ve "gelişmekte olan" olarak sınıflandırırken, gelişmemişlik kavramını genellikle ekonomik göstergelerle (GSYİH, okuryazarlık oranı) ilişkilendirir. Ancak ben "toplumsal gelişmemişlik"i daha geniş tutuyorum: Bu, sadece fakirlik değil, aynı zamanda sosyal adaletsizlik, cinsiyet eşitsizliği, yolsuzluk ve eğitim sistemindeki yetersizlikler ile bireylerin önündeki engeller demek. Örneğin, bir ülkede okullar varsa ama müfredat bireysel yaratıcılığı teşvik etmiyorsa, bu gelişmemişlik bireyi zincirliyor. Psikolog Abraham Maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisinde temel ihtiyaçlar karşılanmadığında, kendini gerçekleştirme (kişisel gelişim) uzak bir hayal oluyor.
*
Bu gölgenin sancıları her yerde hissedilir. Gelişmemiş toplumlarda bireyler; aile baskısı, toplumsal normlar ve fırsat eksikliği nedeniyle potansiyellerini tam kullanamaz. Araştırmalar gösteriyor ki, düşük insani gelişme endeksine sahip ülkelerde, bireysel mutluluk seviyesi de gelişmişlik düzeyiyle paralel olarak düşüyor. Örneğin, BM'nin raporlarında eğitim ve sağlık erişiminin kısıtlı olması, depresyon ve motivasyon kaybına yol açıyor. Gelişmemişlik düzeyinden sadece bireyler değil, kurumlar da fazlasıyla etkilenir: Zayıf bir yargı sistemi, adalete duyulan güveni zedeler, girişimciliği engeller; kültürel geri kalmışlık ise yenilikçiliği bastırır.
*
Kişisel Gelişim: Gölgeden Çıkış Mümkün mü?
Peki, bu gölgede kişisel gelişim nasıl mümkün olur? Aslında cevap, bireyin direnci ve stratejik adımlarında yatıyor. Bu haftaki blog yazımızda atabileceğiniz adımlar için bazı öneriler sunmak istiyorum. Bunlar bildiğiniz yöntemler olabilir lakin etkileri hakkında fikriniz olmayabilir. Oysa bilmenizi isterim ki, atabileceğiniz bu adımlar hakkında sosyal bilimler alanında yıllarca çalışmalar yapılmış ve bilimsel olarak etkileri kanıtlanmıştır.
*
KENDİNİ EĞİTME GÜCÜ:
Toplumsal gelişmemişlik, eğitim fırsatlarını sınırlasa da, dijital araçlar bir çıkış yolu sunar. Online platformlar sayesinde herkes kendi kendine öğrenebilir. Hatırlayın, Malala Yousafzai gibi bireyler, en zor şartlarda bile eğitimi bir silah haline getirebildi.
*
TOPLUMSAL NORMLARA MEYDAN OKUMA:
Gelişmemiş toplumlarda "uyum" baskısı ağır basar ancak kişisel gelişim, bireysel bağımsızlık gerektirir. Psikolojik olarak, Carol Dweck'in "büyüme zihniyeti" kavramı, burada devreye girer: Başarısızlığı öğrenme fırsatı olarak görmek, gölgeden kurtulmanın anahtarı.
*
TOPLULUK OLUŞTURMA:
Bireysel gelişim, izole bir süreç değil. Gelişmemiş toplumlarda yerel ağlar kurmak –kitap kulüpleri, gönüllü gruplar– motivasyonu artırır. Sosyolog Robert Putnam'ın "sosyal sermaye" teorisi, bu ağların bireyi nasıl güçlendirdiğini açıklar.
*
SİSTEMİK DEĞİŞİM İÇİN EYLEM:
Kişisel gelişim, toplumsal değişimle el ele gider. Bireyler; oy kullanarak, sivil toplum örgütlerine katılarak veya farkındalık yaratarak gölgeyi küçültebilir. Tarih, Gandhi veya Nelson Mandela gibi figürlerle dolu: Onlar, gelişmemişlik gölgesinde başlayıp toplumu dönüştürmeyi başardılar.
*
Peki, koçluk almak bunun için bir adım olabilir mi? Kesinlikle evet! Koçluk süreci, bireylerin değişim ve dönüşüm taleplerini karşılayabilen güçlü bir rehberdir.
Sonuç olarak, toplumsal gelişmemişlik bir kader değil, bir meydan okuma. Kişisel gelişim, bu gölgeden çıkmak için bireyin iç ışığını yakmasıyla başlar. Eğer siz de bu yolda yürüyorsanız, unutmayın: Her bireysel adım, toplumu biraz daha aydınlatır.
Bu konu hakkında düşüncelerinizi paylaşın, belki birlikte daha fazla fikir üretebiliriz!

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazar Yazıları Haberleri