Şırnak’ta Doğa Alarm Veriyor: Ya Yeşereceğiz, Ya Yanacağız

Bu yaz hepimiz için zor geçiyor. Sıcaklıklar artık sadece bir mevsimsel zorluk değil, bir yaşamsal tehdit haline gelmiş durumda. Geçtiğimiz günlerde Silopi’de kaydedilen 50,5°C’lik sıcaklık, sadece Türkiye’nin değil, tüm bölgenin iklim krizine ne kadar...

Bu yaz hepimiz için zor geçiyor. Sıcaklıklar artık sadece bir mevsimsel zorluk değil, bir yaşamsal tehdit haline gelmiş durumda. Geçtiğimiz günlerde Silopi’de kaydedilen 50,5°C’lik sıcaklık, sadece Türkiye’nin değil, tüm bölgenin iklim krizine ne kadar savunmasız hale geldiğinin açık bir göstergesidir. Bu derece bir sıcaklık, doğanın dengesinin bozulduğunu ve artık alarm verdiğini hepimize hatırlatmaktadır.

İklim krizini yalnızca bir sonuç olarak değil, aynı zamanda insan faaliyetlerinin yol açtığı zincirleme bir felaket olarak değerlendirmemiz gerekir. Ormansızlaştırma politikaları, yeraltı kaynaklarını çıkarma uğruna yapılan doğa tahribatı, betonlaşma ve plansız şehirleşme gibi faaliyetler, doğanın doğal döngüsünü bozmakta, sonuçta sıcaklık artışı, kuraklık, fırtına ve yangın gibi yıkımları beraberinde getirmektedir.

Bu tablo karşısında dünya çapında atılan adımlar yok değil. Birleşmiş Milletler öncülüğünde imzalanan Paris İklim Antlaşması, ülkeleri karbon salımını azaltma ve doğayı koruma yönünde taahhüt altına almıştır. Ancak bu tür uluslararası anlaşmaların, uygulamada ne yazık ki yeterli caydırıcılığı bulunmamakta. Yasal çerçeveler mevcut olsa da, doğa ihlalleri dünyanın pek çok bölgesinde hâlâ yeterli tepkiyi görmemekte, ekosistemler katledilmekte ama cezalar ya cılız ya da yok.

Yerel ölçekte ise, Şırnak’ta son yıllarda yaşanan ağaç kesimleri, bölge halkının vicdanını derinden sarsmıştır. Özellikle Cudi , Besta ve Gabar dağları çevresinde yapılan sistematik kesimlere karşı toplumun sergilediği güçlü tepki, yalnızca çevre kaygısıyla değil, aynı zamanda tarihsel hafızanın ve kültürel aidiyetin bir yansımasıdır. Şırnak halkı, ormanı sadece oksijen kaynağı değil, yaşamın, gölgenin, serinliğin ve birlikte yaşama kültürünün bir parçası olarak görmektedir.

Ağaçların yok edilmesi; yalnızca doğa kıyımı değil, aynı zamanda iklim krizi, su sıkıntısı ve tarım verimliliğinde düşüş gibi zincirleme sorunları da tetiklemektedir. Özellikle Şırnak merkez, Silopi, Uludere, Beytüşşebap hattı ve komşu Hakkâri’ye kadar uzanan orman kuşağı, bölgenin neredeyse tek yeşil kuşağını oluşturmaktadır. Bu kuşak, sadece doğanın değil, bölge insanının umutlarının, yaşam kültürünün de gözbebeğidir.

İşin dikkat çekici yanı, bu kıyımın bir dönem “güvenlik gerekçesi” ile meşrulaştırılmaya çalışılmasıydı. Ancak gelinen noktada toplumun büyük kısmı bu savunmanın inandırıcılığını yitirdiğini düşünmektedir. Çünkü son yıllarda yaşanan kesimlerin arkasında, açık biçimde ekonomik çıkarlar ve rant odaklı faaliyetler olduğu kamuoyunca yüksek sesle dile getirilmektedir.

Ormanların yerini yol, maden sahası, ticari alan veya geçici inşaat projeleri alırken; doğanın sahibi gibi değil, tüketicisi gibi davranan yaklaşımlar hâkim olmaya başlamıştır. Ağaçların “devlet malı” ya da “sahipsiz” gibi algılanarak plansızca kesilmesi, hem doğaya hem de bölge halkının ortak yaşam değerlerine büyük bir ihanettir.

Bu noktada, İsviçre örneğini anımsatmak yerinde olur. Bu ülkede her ağacın bir kimliği vardır. Her biri kayıtlı, takip edilen, bakımı yapılan canlılardır. Bizde ise ağaç, kimliksiz, sahipsiz, değersiz gibi görülmekte. Bu tabloyu görmek ve ondan utanmak yerine, değişimi başlatmak bizlerin sorumluluğudur.

Sonuç olarak:
Ağaç ve orman ekosistemi, Şırnak coğrafyasının hem doğal sigortası hem de toplumsal hafızasıdır.

Bu kıyım, doğayı tüketmekle kalmıyor, insan hayatını doğrudan tehdit eden iklim krizinin de kapısını aralıyor.

Bu nedenle, hem yerel hem merkezi düzeyde acil ve etkili önlemler alınmalı, kesimlere neden olan kişi ve kurumlara yaptırımlar uygulanmalıdır.

Unutmayalım ki ormanı korumak, barışı büyütmektir.

Şırnak halkı, yeşil bir geleceği hak ediyor. Güllerle, serinlikle, gölgelerle bezenmiş bir yaşam; bu halkın en temel tercihidir ve bu tercihin dışında hiçbir seçenek artık meşru değildir .

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazar Yazıları Haberleri