MEMLEKETİMİZ ALİMLERİNDEN ŞEYH FAHREDDİN ARNASİ

1910 yılında Mardin ili, Midyat ilçesinin Arnasé (Bağlarbaşı) köyünde doğdu. Neseben Hz. Ali’nin mahdumu Hz. Hüseyin’e dayanmaktadır.

1910 yılında Mardin ili, Midyat ilçesinin Arnasé (Bağlarbaşı) köyünde doğdu. Neseben Hz. Ali’nin mahdumu Hz. Hüseyin’e dayanmaktadır. İleriki hayatında Şeyh Seyda hazretlerinden hem ilim, hem tasavvuf/hilafet icazeti aldı. Henüz yedi yaşındayken babası vefat etti. Tedrisatına ilim ve irfan aşığı validesi vesile olmuştur. Molla Hasan Tılmızi’nin yanında okudu. Akranlarına nispeten çalışkan ve zeki olduğundan daha altı yaşında iken Kuran’ı Kerim’i hatm etti. Faka Fahreddin, Mele Hasan Tılmızi’den ilmi icazetini aldıktan sonra Batman’a bağlı Bıleyder köyünde imamlık yaptı. Bu köyde hem imamlık hem de müderrislik yapan Molla Fahreddin daha sonra Basork köyünde imamlığa devam etti. Onun isteği üzerine köyün sahibi H. Osman’nın da desteğiyle camiye yakın bir medrese yaptırdı. Uzun yıllar bu medresede müderrislik yaptı. Talebelerine çok merhametli davrandığı için batı Anadolu’dan da bir kısım aileler çocukları Molla Fahreddin’in ilminden faydalansın diye medresesine gönderdiler. Uzaktan gelen bu talebelerine çok ilgi ve alaka gösterdi. Seyda’yı ziyarete gidenler kimin talebe, kimin müderris olduğunu ayırt edemiyorlardı.

Şeyh Fahreddin’in yaşı ilerleyince artık seyr-i sıluke yöneldi. Güneydoğunun Cizre (Ceziretu İbn Ömer) şehrinde ikamet eden Meşhur Nakşibendi Şeyhi Şeyh Muhammed Said Seyda El Cezeri’nin yanına giderek seyr-i sılukta öğrencilik yaptı. İlim ve belagatını takdir eden Şeyh Seyda Molla Fahreddin’e Nakşibendi halifeliği verdi. Artık Şeyh Fahreddin olarak tanımlandı ve Şeyhi Şeyh Seyda ile beraber irşadlara iştirak etti.

Bu arada 130 kitaptan müteşekkil Bediüzzaman Said Nursi’nin Risale-i Nur Külliyatının tamamını aldı ve okudu. Okumuş olduğu bu eserlerin etkisinde kalan Şeyh Fahreddin Arnasi Bediüzzaman Said Nursi’ye Arapça bir mektup yazdı. Mektubunda Bediüzzaman’ın kendisini de talebeliğe kabulünü, eğer bu isteği kabul buyurulursa çok makbule geçeceğini de yazdı. Bediüzzaman Şeyh Fahreddin Arnasi’nin mektubuna cevap vererek muvaffakiyetleri için dua etti.

Şeyh Fahreddin Risale-i Nurun verdiği etki ile fen ilimlerine de yöneldi. Bunu talebelerinin müfredatına da koydu ve o şekilde ders vermeye başladı. Kitlelere vermiş olduğu vaazlarında din ilimleri ile fen ilimlerinin hikmetlerini, iki ilmin birbirini tamamladığını ve bu şekliyle hakikatin tecelli ettiğini anlattı. Bu tür vaazlar insanlar üzerinde etkisini gösterdiği için Şeyhi görmeyenler merak edip uzak memleketlerden vaazlarını dinlemeye gelmeye başladılar.

Şeyh Fahreddin Cizre’den ayrıldıktan sonra Batman merkezdeki Hacı Şirin camisinde müderrisliğe tekrar devam eder. Müderrisliği boyunca talebelerin nafakası Hacı Şirin tarafından karşılanır. Hacı Şirin camiinde yirmi yıl müderrislik yapar. Bu zaman zarfında istisnalar dışında hiç çarşıya gitmez. Hep müderrislik yaptığı medresede fakaları/talebeleri arasında kalır. Bazen anlaşmazlıkları sulh ile sonlandırmak için dışarı çıkar. Bir iki misal vermek gerekirse Raman aşireti ile Alıkan aşireti arasındaki bir ihtilafı önlemekle büyük bir felaketi bertaraf eder. Siirt’in Pervari yaylasında kalan Davudiyan aşireti Köçerleri arasında eskiden beri var olan düşmanlıkları yaptığı girişimlerle barış ile sonuçlandırır.

Birçok alim yetiştirdi. Fıkıh, hadis, mantık, nahiv vd. ilimlerde Arapça kitaplar yazdı. Kitapları doğu medreselerinde yayıldı ve müderrisler tarafından ders kitapları olarak okutuldu.

Murşid, alim, müderris Şeyh Fahreddin Arnasi tasarlamış olduğu projelerinin büyük bir kısmını tamamlamadan 1972 yılında 62 yaşında vefat etti. Batman merkeze bağlı Körıké köyünde annesinin yanına defnedildi.

KAYNAK: Prof. Dr. Abdulkerim ÜNALAN

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazar Yazıları Haberleri