“ GOWEND “ BİR KÜLTÜRÜN YOK OLUŞU - GENÇLİĞİN HOYRATLIĞI VE MÂLA TEHLÛ’NUN KAYBOLAN HİKAYESİ

Bir toplumu birbirine bağlayan köklü gelenekleri, kültürü ve tarihi vardır. Bizleri de birbirine bağlayan, kaynaştıran, birlik-beraberliği pekiştiren değerlerimiz gibi.

Bu kültürel değerlerimizden birisi de düğün ( dâvet ) merasimlerimizdir. Her bölgenin kendine has folklorik ve mahalli oyun türleri vardır. Botan bölgesinin en belirgin özelliklerinden birisi de kendisine has “gowend” kültürüdür. Yerel bir dil, o dile sinmiş bir kültür ve o kültürün yetiştirdiği stranbejlerin sesinden dökülürdü düğünlerimiz. Elli yıl öncesine kadar bu kadim memleketin o dönemlerinde düğünler, insanlar için; bilhassa genç delikanlılar için bir sosyal yaşam alanı, kendilerini ispat sahnesiydi.

Gençlerin, eski kuşakların gölgesinde olgunlaştıklarını gösterme, kendilerini kabul ettirme hevesi vardı. Elbette her düğünün bir standardı, bir adabı olurdu. Yaşını almış, takım elbiseli beyefendilerin; ağır başlı, sözünü bilen insanların şenlik alanıydı düğünlerimiz.

“ Gowend “ ispat ve olgunlaşmanın aynası..”

Öyle her isteyenin çat kapı serguwend alması, halayın başına geçmesi mümkün değildi. Henüz sakalı çıkmamış gençlerin o halkaya karışacak ne cesareti ne de hakkı olurdu. O halaya dâhil olmak, koca adamların arasında yer bulmak, bir anlamda erkekliğin ispatı, toplumun kabulü demekti.

Çoğu kez denenmesine rağmen, o halkaya girmek isteyen nice gençler ; bir babanın, bir amcanın, bir dayının hatta mahallelinin tekmesine, tokadına maruz kalırdı. Ama kimse darılmaz, gücenmezdi. Bilirdi ki o tokat, bir terbiye tokadıydı. Halaya katılmak, diplerde bile oynamak, hepimiz için büyük bir başarıydı.

Hele ki halay başı olanların yanına yaklaşmak,” ser kefî” dediğimiz üç başlıklı beyaz kumaşın bir ucundan tutmak neredeyse imkânsızdı. Orası düğünün ağır misafirlerinin, saygı duyulan abilerin damadı alıp oynattığı alandı. Orada olmak, bitiş çizgisini geçmek gibiydi. “Evet, buradayız; kabul edildik; artık biz de varız,” demenin en anlamlı yoluydu.

Bu kültürün temel taşlarından birisi de sesi- müziği ve köklü geçmişi ile gowen’din dinamiğini oluşturan ses ve sanattı.Bunun icrasında önemli katkıları olan üç kuşaktan bu yana ölümsüz sesleri, stranlarını ilmik ilmik işleyen, sesleri ile insan ruhunda müziği nakşeden, Siirt’in Berwari İlçesi Saruh köyünden göç etmiş, Dergûl nahiyesînde o dönemin ağa divanlarında ilk defa Suriye’li kemençe grupları ile hasbihal olup bu sanatı öğrenen oradan Cizre’ye yol alan ve ahaliyi sesi, müziği ve stranları ile mest eden, güzelliği gözde olan bîr gencin kemençe vuruşlarında ancak bulabilirdik.

Üç kuşak boyunca kadim şehrin kalbinde sanatı nakşetmek işlemek kolay değildi elbet.

Bu aileye “ mala tehlû “ lakabını da bu gencin güzelliğine nazar değmesin diye ailesi tarafından verilmiş olması da ayrıca bir yazı konusu..Bu ailenin düğünlere kattığı ahenk, ses, müzik ve halaylar bir başkaydı. Her stran, her türkü kendi içinde bir anlam, bir mana taşırdı.Kendi ailemizden biri gibiydiler.Ardından yetiştirdikleri ender seslerde bu ailenin sosyal ve kültürel gelişimine de katkılarını göz önüne sermektedir.

Mahalleler, sokaklar Tehlû’nun torunu Hemêde Cemîl’in o güçlü ve dokunaklı sesiyle yankılanırdı.Bazen güldürür, eğlendirir ve bazen de “Eyşono Êlî” ya da “Oy Fêlek” klamlarıyla hepimizi ağlatırdı.

Bu aile ve onların sanat anlayışı, düğünlere sadece müzik değil; bir nizam, bir disiplin, bir anlam katardı. Oynayan da söyleyen de bir düzen içindeydi.

“ Gowend ile müzik, insanla ahenk birbirinden kopuk değildi. Her şey yerli yerindeydi.”

Peki ya şimdi şimdi…

Kendine güveni cahil cesaretinden ibaret olan onlarca gencin uğrak yeri oldu serguwend’ler. Daha tüyü bile bitmemiş, aile terbiyesi almamış gençler; olgun insanları, yaşlıları itip kakarak halayın başına geçmek için kavga eder hale geldi. Kıçını başını sallamayı “râkas ” zanneden bir nesil türedi.Farklı oyun türleri bilinmez hareketler gowend’lerimizi kirletti.Sarhoş ve kendinden geçmiş gençler eski saygının,eski disiplinin yerini boşaltıp yerini hoyratlığa bıraktı.

Oda yetmedi ömrünü bu memleketin kültürüne, tarihine ve mutlu anlarına adamış; dededen miras sanatını sürdüren Mala Têhlu ailesine alternatif birden fazla ses sanatçısı - grup türedi.

Müzikten anlamayan, notadan bihaber gençler ellerine mikrofon alıp “sanatçı” kesildi. Gowend’in nizam ve kurallarının hiçe sayıldığı, usul ve adaptan yoksun gruplar ve hem de nahoş hareketlerle “ gowend “ ve sergowend’in ayarları ile oynayan bir nesil yetişti.

Elbette bu işi hakkıyla yapanları tenzih ederiz.

Ancak öyle karmaşık, gürültülü, ahenksiz düğünlere şahit oluyoruz ki; ne ses var, ne ruh, ne de cevher. Kadim memleketin sanatı ve gowend’leri ile o kadar çok oynandı ki düğünlerin içi boşaltıldı. Sözün özü: mikrofonu eline alan sanatçı kesildi, başına kıçını sallayanlar serguwend oldu.

Ve bugün, bir zamanlar kültürün kalbi olan düğünlerde; kültürel yozlaşmayı, gençliğin yıkımını, bir kuşağın sessizce yok oluşunu ibretle izliyoruz…

Erkan Özkalay - 04.11.2025

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.

Yazar Yazıları Haberleri