GEÇMİŞİN SAKLI CENNETİ TARİHİ BABİL KÖYÜ

Cizre ilçesinin 27 km güneybatısında, yeni adı Kebeli, tarihi adı Babil’dir. Babil köyü Cizre ilçesine bağlıdır. Köy Suriye Devletine sıfır km mesafededir. Babil, Cizre ve Cudi dağı arasında uçsuz bucaksız bereketli bir ova mevcuttur.

Cizre ilçesinin 27 km güneybatısında, yeni adı Kebeli, tarihi adı Babil’dir. Babil köyü Cizre ilçesine bağlıdır. Köy Suriye Devletine sıfır km mesafededir. Babil, Cizre ve Cudi dağı arasında uçsuz bucaksız bereketli bir ova mevcuttur. Bu ova Suriye Devletinin büyük bir kısmını içine alığı gibi, doğuya doğruda Türkiye Irak sınırına kadar uzanır. Havza tarıma bereket katan bir toprak çeşidi ile örtülüdür. Bundan dolayı tarihteki birçok uygarlık bu coğrafyada, bu toraklar uğruna sayısız savaşlar yapmışlardır. Bu arada şunu da belirtelim bizdeki Babil Irak’ta ki Babil şehrinin devamıdır. Tarihte bu iki yerleşim yeri her zaman birbirlerini tamamlamıştır. Babil köyü Irak’ta ki din, bilim, felsefe, teknoloji hülasa insanlığın ilk merkezi sayılan Babil’in devamı mesabesindedir. İlk filozof Harmes Babillidir. Antik Yunan ve Mısır’da bunu teyid için tarihe not düşmüşler. Samicenin bir kolu olan Adakça bir kelimedir. Oradaki büyük mabetten dolayı bu adı vermişler. Arapça ve İbranicede Samicenin kolları olduğu için Babil sözcüğü hem İbranice hem de Arapçada var. Babil’in anlamı “Allah’ın kapısı” manasını içeriyor. İnsanlar tarihte ilk defa Cizre ve Babil ovalarında ziraatı bulup ekinleri (buğday vb.) ekmişler. Ziraat 15 bin yıl önce Ergani’nin Hilar köyünde ve yanındaki Çayönünde Kürtçe adı Qoté Ber Çem’de yapılmış. Oradan Tor’a, Urfa, meşhur Göbeklitepe’ye, oradan aşağılara, yani Babil’e ve Cizre ovasına gelmiş. Batılılar buna farmin revelution (tarım devrimi) derler.

Cizre Mirliği Hanedanı devam ederken Mirlerin bir kolu aralıksız Cudi Dağı’nda ki Şax köyünde ikamet ederdi. Babil’de Pers, Roma ve İslam dönemlerinden kalma eserler mevcuttur. Babil kalesinin kalıntıları hala gözle görülür durumdadır. Cudi Dağındaki kayalara oyulmuş Kral heykelleri, mağara ve yerleşim yerlerinin tarihi 60 bin yıla kadar dayanır. Cudi- Gudi demektir. Arapçada g harfi yok. Asıl adı Gudi’dir. Gudi bir milletin adıdır. Bu millet üç bin-dört bin yıl önce Cudi Dağının çevresinde yaşamışlar. Kadim Süryani ve İbrani kitaplarda geçer. Aynı zamanda Kürt Milletinin diğer bir adıdır. Adına ilk defa TukultiNinurta II. Döneminde rastladığımız Subnat’ın Safan çayı ile eşleştirmesi, bugün Adana Müzesi’nde bulunan, Assurnasipra III.’ye ait olan ve Babil Steli olarak bilinen stel heykelinin parçalarının Lahmann-Haupt tarafından 1899 yılında alanda bulunmasıyla tespit edilmiştir. Daha sonra bu eşleştirme, J. D. Hawkins’in detaylı incelemesi bu görüşü doğrulamakta ve desteklemektedir. Siirt’ten Musul’a giden Lehmann-Haupt tarafından Babil’e yakın Safan su kaynağının içinde bulunmuş bu heykel. Subnat Babil’de ki Safan çayı ile eşleştirilmektedir.

Babil köyünün etrafında yer alan dört su kaynağı bulunmaktadır. Söz konusu su kaynakları ve yerleşim yerleri sur ile çevrilidir. Yerleşim yerinin güneyinde insanların yaptığı tahribatlar nedeniyle günümüzde hatları zorlukla tespit edilen görkemli bir giriş kapısı ve kapının hemen önünde peş peşe olmak üzere iki sunak (tapınaklarda, üzerinde kurban kesilen, dinsel törenler için masa biçimindeki işlenmiş taşlar) taşı bulunmaktadır. Ayrıca Subnat’ın kaynağının yakınlarında bulunan Babil Höyük’ü, Yeni Asur İmparatorluğu’nun yayılım politikası ve sefer güzergahları için önemli ve hayati bir yerdir. Sunbat Nehri Babil köyünün kuzeyinde doğup güneye doğru akarak Suriye Devleti topraklarına girerek ve Basorin Höyükünün hemen güneyinden geçerek, Türkiye-Suriye sınırına yakın bir alanda Dicle Nehri ile birleşmektedir.

Cizre ilçesine bağlı Babil köyündeki bu tarihi kalıntılar her ne kadar tahrip olmuş olsalar da gidip görmek lazım. Babil kalesinin o görkemli giriş kapısını, taşa oyulmuş sunakları, kim bilir belki altında Kral ve rahiplerin, din adamlarının mezarları bulunan Babil Höyükünü gidip görmek, gezmek lazım. Höyükler Krallar ve kıymetli insanlar için inşa edilirlerdi tarihteki eski kavim ve uygarlıklar. Mezopotamya tarihinin sadece küçük bir parçasıdır Babil köyü. 60 bin yıldan bahs edilen bir tarih. Yani buzul çağının hemen öncesine uzanan bir tarih. Bugünkü bilim höyüklerden ve eski mezarlardan çıkardıkları insan kemikleri ve iskeletlerden, çömlek ve halı parçalarından DNA’lar alıyorlar. Günümüzün modern laboratuvarlarında bu kemikler üzerinde çalışıp bu tarihleri tespit ediyor bilim insanları. Tabi ki bu başlı başına çığır açmış bir bilim. Takdire şayan bir bilim dalı.

Kaynaklar: M. İrşad Seyda.

2. Uluslararası Nuh Tufanı ve Cudi Dağı Sempozyumu (S.379-381-382-383 Arkeolog Prof. Dr. Gülriz Kobe)

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazar Yazıları Haberleri