Bu alışkanlık, sadece damak zevkiyle ilgili bir tercih değil, aynı zamanda bilimsel bazı gerçeklere ve yüzyıllardır süregelen inanışlara dayanmaktadır. Peki, balık yedikten sonra neden helva yenmelidir? İşte bu geleneksel uygulamanın ardındaki nedenler:
Cıva Emilimini Azaltma İnanışı ve Bilimsel Yaklaşım
Geleneksel olarak, balıkta bulunabilecek civa gibi ağır metallerin olumsuz etkilerini helvanın emebileceğine dair yaygın bir inanış vardır. Özellikle büyük ve derin deniz balıklarında civa birikimi riski bulunur. Bu inanışa göre, helva içerisindeki susam veya tahin gibi maddeler, cıvayı vücuda yayılmadan önce bağlayarak atılımına yardımcı olabilir.
Ancak bilimsel açıdan bakıldığında, helvanın cıva emilimini doğrudan ve kayda değer bir şekilde engellediğine dair yeterli bilimsel kanıt bulunmamaktadır. Vücuda giren cıvanın emilim süreci oldukça karmaşıktır ve tek bir gıda maddesiyle bu sürecin önüne geçmek pek mümkün değildir. Yine de, bu geleneksel yaklaşım, bir önlem olarak nesilden nesile aktarılmıştır.
Sindirime Yardımcı Olması
Balık, özellikle yağlı balıklar (somon, uskumru, sardalya vb.) protein ve sağlıklı yağ açısından oldukça zengindir. Bu tür gıdaların sindirimi bazen daha uzun sürebilir ve bazı kişilerde hazımsızlığa yol açabilir.
Helva, içeriğindeki tahin (susam ezmesi) sayesinde sindirime olumlu etkileri olan lifler barındırır. Ayrıca, helvanın tatlı ve hafif yapısı, balık sonrası ağırlık hissini dengeleyerek sindirim sisteminin rahatlamasına yardımcı olabilir. Tatlı bir bitiş, yemeğin daha dengeli ve keyifli hissedilmesini sağlar.
Mideyi Rahatlatma ve Koku Giderme
Balık tüketiminden sonra ağızda ve midede balık kokusu kalabilir. Helvanın içerdiği şeker ve tahinin kendine has aroması, bu kokuyu bastırmaya yardımcı olabilir. Ayrıca, helvanın yumuşak ve kolay yutulabilen yapısı, mideyi yormadan tatlı bir lezzet sunarak yemeğin sonlanmasına yardımcı olur ve bazı kişilerde mideyi rahatlatıcı bir etki yaratır.
Kültürel ve Psikolojik Tatmin
Balık sonrası helva tüketimi, Türkiye'deki köklü bir mutfak geleneğinin parçasıdır. Bu, sadece fizyolojik bir ihtiyaca yanıt vermenin ötesinde, kültürel bir ritüeli tamamlar. Misafir ağırlamada veya özel yemeklerde bu geleneğin sürdürülmesi, yemeğe kültürel bir dokunuş katar ve psikolojik olarak bir tatmin sağlar. Bu, aynı zamanda sosyal bağların ve ortak deneyimlerin pekiştirilmesine de katkıda bulunur.