90 bin bitki örneğiyle bilimsel bir hazine: VANF Herbaryumu
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Fen Fakültesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümünden Prof. Dr. Fevzi Özgökçe, üniversite bünyesinde faaliyet gösteren VANF Herbaryumu’nun yaklaşık 90 bin bitki örneğini barındırdığını ve bu koleksiyonun 23 binden fazlasının dijital ortama aktarılmış durumda olduğunu söyledi.
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Fen Fakültesi Flora Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürlüğü bünyesinde faaliyet gösteren VANF Herbaryumu, sahip olduğu endemik ve nadir bitkileriyle Türkiye’nin en kapsamlı ve bilimsel açıdan en nitelikli bitki koleksiyonlarından biri olma özelliğini taşıyor. Merkezde çalışmaları yürüten Van YYÜ Fen Fakültesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümünden Prof. Dr. Özgökçe, herbaryumların yalnızca taksonomik ve floristik çalışmalar için değil, aynı zamanda biyoçeşitliliğin korunması, çevresel değişimlerin izlenmesi ve moleküler düzeyde araştırmaların yürütülmesi açısından da stratejik bir öneme sahip olduğunu vurguladı. Özgökçe, bu yönüyle VANF Herbaryumu, Türkiye florasının genetik, ekolojik ve sistematik açıdan belgelenmesine katkı sağlayan uluslararası ölçekte bir bilimsel müze niteliğinde olduğunu kaydetti.
"Bitki bir hazineyse herbaryum onun anahtarıdır"
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Fen Fakültesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Fevzi Özgökçe, herbaryum kavramını bilimsel yönüyle açıklayarak bu merkezlerin doğa tarihi açısından taşıdığı stratejik önemi vurguladı. Prof. Dr. Özgökçe, "Herbaryumlar; çeşitli yöntemlerle belirli özelliklere sahip bitki örneklerinin toplandığı, kurutularak uzun süre bozulmadan saklanabilen ve sistematik olarak tanımlanmış bitki örneklerinin bilimsel arşivlendiği yerlerdir. Bu yönüyle herbaryumlar; bitki sistematiği, taksonomi, ekoloji, moleküler biyoloji ve çevre bilimleri gibi birçok disiplinin temel referans noktası konumundadır. Bir bitkinin doğru biçimde tanımlanması, teşhis edilmesi, korunması ve üzerinde yürütülecek tüm bilimsel çalışmaların ilk basamağı herbaryumlardır. Bu nedenle herbaryumlar, yalnızca birer koleksiyon değil, aynı zamanda bitki biyoçeşitliliğinin hafızasını ve geleceğe taşınan genetik mirasını temsil eden bilimsel bitki müzeleridir. Eğer bitki bir hazine ise herbaryum onun anahtarıdır" ifadelerini kullandı.
"Dünya genelindeki 3 bin 100 herbaryum, 450 bin bitki türüne ait 400 milyon bitki örneğini koruyor"
Prof. Dr. Fevzi Özgökçe, herbaryum çalışmalarının dünya genelinde köklü bir geçmişe sahip olduğunu belirterek, bu kurumların biyolojik çeşitliliğin korunmasında oynadığı kritik role dikkat çekti. Prof. Dr. Özgökçe, "İlk herbaryumun 1490’lı yıllarda Roma’da kurulduğu bilinmektedir. Yaklaşık beş asırdan bu yana bilim insanları, yeryüzündeki bitkisel zenginliği kayıt altına alarak kalıcı bir biyolojik hafıza oluşturmuştur. Günümüzde dünya genelinde yaklaşık 3 bin 100 herbaryum bulunmakta ve bu merkezlerde 12 bine yakın bilim insanı aktif olarak görev yapmaktadır. Bu herbaryumlarda yeryüzündeki yaklaşık 450 bin bitki türüne ait 400 milyona yakın bitki örneği bilimsel yöntemlerle korunmakta, dijital ortama aktarılmakta ve küresel araştırma ağlarına entegre edilmektedir" dedi.
"Herbaryumlar iğneyle kuyu kazmayla oluşturulmaktadır"
Prof. Dr. Özgökçe, ayrıca, herbaryumların yalnızca geçmişin bitkisel zenginliğini belgeleyen arşivler olmadığını, aynı zamanda iklim değişikliği, tür kaybı, biyoçeşitliliğin sürdürülebilir yönetimi ve genetik kaynakların korunması gibi güncel bilimsel sorunlara ışık tutan dinamik araştırma merkezleri olduğunu vurguladı. Herbaryumların yalnızca üniversitelere özgü akademik arşivler olmadığını, bireysel araştırmacılardan kamu kurumlarına kadar farklı düzeylerde oluşturulabildiğini vurgulayan Prof. Dr. Özgökçe, "Kişisel herbaryumlar, araştırmacıların kendi çalışma alanlarına özgü olarak oluşturdukları bilimsel bitki koleksiyonlarıdır. Bunun yanı sıra bazı kurumsal herbaryumlar ise kurumun görev alanı ve ekolojik ilgi sahasına göre şekillenir. Örneğin, şeker bitkileri üzerine çalışan bir araştırma enstitüsü, yalnızca şeker elde edilen bitkileri toplarken; Devlet Su İşleri (DSİ) gibi kurumlar ise genellikle sulak alan florasına ait türleri kayıt altına alarak özel koleksiyonlar oluşturur. Bu çeşitliliğin, herbaryumların yalnızca birer bitki arşivi değil, aynı zamanda ülkenin bitkisel zenginliğini tematik biçimde belgeleyen ve gelecekteki araştırmalara yön veren bilimsel kaynak merkezleridir. Herbaryumlar adeta iğneyle kuyu kazmayla oluşturulmaktadır" diye konuştu.
"VANF Herbaryumu, 90 bin bitki örneğiyle bilim dünyasının sessiz hazinesidir"
Prof. Dr. Fevzi Özgökçe, Van Yüzüncü Yıl Üniversite bünyesinde faaliyet gösteren VANF Herbaryumu’nun, Türkiye’nin en kapsamlı bitki koleksiyonlarından biri olduğunu sözlerine ekleyerek, şöyle devam etti:
"VANF Herbaryumu, yaklaşık 90 bin bitki örneğine ev sahipliği yapıyor. Bu örneklerin 23 bini dijital ortama aktarılmış durumda ve bu oran, Türkiye ölçeğinde oldukça dikkat çekici bir düzeydir. Dijitalleştirme süreci hem veri güvenliğini sağlamakta hem de araştırmacıların uzaktan erişim imkânını genişletmektedir. Koleksiyon sadece bir arşiv değil, aynı zamanda biyolojik çeşitliliğin korunması, sistematik botanik, ekoloji, biyokimya, moleküler biyoloji ve genetik başta olmak üzere tıp, eczacılık, dişçilik, peyzaj mimarlığı, veteriner ve ziraat çalışmalarına altlık sağlayan bir bilim merkezidir. VANF Herbaryumu, hem fiziksel hem de dijital yapısıyla, yerli ve yabancı araştırmacıların sıklıkla başvurduğu bir referans laboratuvar konumundadır. Bu merkez, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı himayelerinde ve Türkçe yazılan renkli ve resimli Türkiye florasının belgelenmesinde ve geleceğe aktarılmasında stratejik bir rol üstlenmektedir."
"Bilimsel çalışmalar kesintisiz devam ediyor"
Prof. Dr. Fevzi Özgökçe, Türkiye genelinde hemen her üniversitede olan hatta bazı üniversitelerde birden fazla bulunan herbaryumların içinde en aktif 10 ila 20 arasında değişen aktif ve bilimsel altyapıya sahip herbaryumların bulunduğunu ve bunların da ülkenin floristik zenginliğini kayıt altına alma çalışmalarını aralıksız sürdürdüklerini kaydetti. Prof. Dr. Özgökçe, "Bu merkezlerde görev yapan bilim insanları, bitki örneklerinin toplanmasından teşhisine kadar, morfolojik ve ekolojik yönden DNA düzeyinde analizlerine kadar uzanan çok yönlü araştırmalar yürütülmektedir. Türkiye’nin farklı ekolojik bölgelerinden elde edilen bitki materyalleri hem sistematik botanik hem de moleküler biyoloji çalışmalarında büyük önem taşımaktadır. Biz de Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi olarak hem ulusal hem de uluslararası düzeyde bu bilimsel mirasa katkı sunmaya devam ediyoruz. Ayrıca VANF Herbaryumu’nun bu alandaki öncü çalışmaları yalnızca Türkiye ile sınırlı değil, Ortadoğu ve Kafkasya florasının da bilimsel olarak belgelenmesine katkı sağlamaktadır" şeklinde konuştu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.