“O BİR EFSANE…!”
SİZ BİLMESSİNİZ….. “O YAŞAYAN BİR EFSANE….!”
“TIP BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN…!”
Ben daha doğmadan, o insan, dik duruşu, hümanist kişiliği, “kim yaparsa yapsın haksızlığa hiç bir zaman boyun eğmeyen ve zalimin karşısında eğilmeyen, yaşamı boyunca tek misyonu insan ve sevgi olan, dil, din, renk ayrımı gözetmeden Kutsal mesleğinde ettiği (Hipokrat) yeminin bütün vasıflarını bire bir yerine getiren, taa , O yılların Şırnak’ında evrensel düşünebilen, entelektüel kişiliğe bürünen, babasının doktorsuzluktan öldüğünü duyduğunda daha 9-13 yaşlarında iken,”daha çocuk diyorum çocukken” bu betimsiz acıyı, kadersizlikten, kedersizlikten, mahrumiyetten, “yada nasıl olurda doktor olmadığı için bir insan, bir hastalığa yakalanır ve ölür” düşüncesi ile, düşünebilen, o çocuk kafasına daha 9-13 yaşlarında ilken koyan ve sırf doktor olmak için halkının yaşadığı doktorsuzluktan kaynaklı yaşanan ölümlerin kısmen de olsa önüne geçmek adına, kimselere söylemeden Şırnak’tan yola çıkıp, “o yılları bilen bilir”, Şırnak Siirt’in ilçesi idi, ne araba, ne yol ne azık vardı, kıtlık ve yokluk yılları idi,” ve o yıllarda Şınak’ta bir doğru dürüst bir okul yoktu, ve o adam, yola çıkıp yayan ayak günlerce gece gündüz demeden yürüyerek Siir’te gidip o çocuk aklı ile, lise müdürünün kapısını dayanıp, merhaba, ben okumak istiyorum, doktor olacağım diyen o insan… !
**
Okul müdürünün, oğlum sen kafayımı yedin, hane Annen Baban, nasıl olurda 4 gün yürüyerek çocuk halinle taa Şırnak’tan Siirt’e geldin deyip, hatta inanamayıp duygulanan o müdür; kusura bakma evlat ama bir velin olmadan seni kayıt edemeyiz yasa böyle derken, orada bulunan isimsiz kahraman bir amca, olaya tanık olduğu için, ben bunun bu çocuğun velisi olacağım beni velisi yaz diyordu…
**
Ve serüven başlıyordu, o insanın yaşamındaki bütün umutlar, yarınlar hayaller, bi-kes halkına duyduğu sevgi ve gözlerinin önünde bir türlü gitmeyen ailesinin “zamansız” ölüm sebebi, vs vs…!
(ve uzatmayayım, yoksa yazıyı yarım bırakırsınız)
o insan, kah aç-açıkta kaldı, kah yokluk ve enva-i çeşit acılarla okudu..
Ki, amcaları o insanın Siirt’e olduğunu aylar sonra öğrenecekti…
ve o insan, okudu okudu okudu….
Durmadı, durmadı durmadı..
Ve bütün acılara dramlara yokluklara trajedyalara inat, çoğu kimsenin tanımadığı-bilmediği O yüce İnsan, bir Nobel ödülünü alacak Muhteşem bir yaşam ve başarı öyküsüne adını yazdırdı…!
**
Ve o insan Doktor oldu….!
İlk görev yeri tabikî ki Şırnak’tı, ama ne acıdır ki, Şırnak ona hazır değildi, çünkü o, bilim insanı olmuştu, Şırnak ise ortaçağ kafasındaydı, o yıllarda, feodal, gerici ve saçma anlayışlar hakimdi Şırnak’a o yıllarda…
**
O ise dik duruşu ve sevgiyi baz alan aşiretine, ailesine, mahallesine, konumuna, statüsüne, “Kırmanç mı, Ağamı, diye bakmadan, insanları asla ayırt etmeden, herkese, siz insansınız, kıymetlisiniz, hepimiz eşitiz, siz hepiniz benim kardeşimsiniz, size koşulsuz, beklentisiz, hizmet etmeye geldim diyordu,..
**
ve tabiki o yıllarda böyle düşünmenin bir bedeli vardı ve oda bunun bedelini çekti…
Kah sosyal, kah siyasi nedenlerden en önemlisi dik duruşundan dolayı ( çoğu zaman akrabalarınıda karşsıında alarak bu bedeli ödedi,, “Ahmet Kaya’nın dediği gibi Sürgüne Yolladılar ansızın,” kah darbeler, kah gittiği yerlerde gördüğü Kürt ve Şırnak’lı olmasından dolayı ırkçı muameleler, kah memleketine duyduğu içini kemiren özlem acı sı vs…
**
Ama, o insandı, ve bilgeydi, değişmezdi, gittiği sürgün edildiği Türkiye’nin en az 8 ilinde ilçesinde görev yaptığı her yerde öncesine önyargılı olan herkesi adam gibi adam ve insancıl duruşu ile kendine hayran bıraktırdı, hatta sürgün edildiği bir ilçedeki Kaymakam, onu bilmiş, tanış hayran olmuştu, ve onu kendisine vekil atadı ve Sürgün yemiş bir Şırnaklı Doktor, bir Batı ilçesinde Kaymakamlık bile yaptı…!
ki, o yıllarda Kürtçe konuşmak bile ölümdü, yasaktı şairin dediği “hiç dili kement olurmu bir insanın boğazına” işte o yıllardı çoğunuz bilmessiniz ya neyse…!
**
Ve yıllar, yıllar yıllar geçti zaman aktı, koyaklardan ne çok yıldız kaydı bilinmezlere, o adam ise insana ve vicdana olan hüman yüreği ile hala aynıydı, hepte aynı kaldı, şimdi de aynı yürek, aynı yürek, aynı şiir, aynı deli fişek ve aynı Şırnaklıydı..!
Yani, asil, merxaz ve zelam o mer-dan…!
**
Adına (sadece bir yazıya asla sığmayacak) kitaplara, romanlara yazılacak bir kahramanlık öyküsü bıraktı bize,…
O İNSAN, kah, koşulsuz, İşid katliamından kaçan Ezidilere mülteci kamplarında uykusuz, günlerce aylarca (ah bile demeden) hizmet etti durdu, gönüler kazandı adını altın harflerle kalpere yazdırdı…!
**
Kah yine işid zulmünden kaçıp değişik kamplarda mülteci olan Kobaniden kaçanlara, kah, taa körfez döneminde ülkemize sığınan Peşmergelere, mesleğinin en üst insan vasfını yerine getirdi, hiç bir aman ayrım yapmadı, o Bir Hipokrat gibi asil yaşadı asalet kokan yüreği ile hala içimizde yaşayan bir erdem ve ekol…! Ve para için maaş için değil, yine sevgi dolu hümanist yüreği ile genç kalan yüreği ile “ama bedenen bizden yaşlı olmasına” aldırmadan o bitmek bilmez kıskandığım enerjisi ile hala Şırnak Devlet Hapishanesindeki Mahkumların abisi, dostu, sırdaşı olarak, Şırnak Hapishanesindeki Tüm mahkum ve tutukluların gönlünde taht kurmaya devam ediyor… ve ayrıca Şırnak Devlet hapishanesinde sağlık koşulları en üst seviyede ise en büyük pay onun eseridir….!
*
ve hiç bir zaman birileri gibi, koltuk makam para hırsına yenilmedi ve istemedi de, bunun içinde kimselere yalakalık yapmadı….
Çünkü o bilgeydi…,
DEĞERİNİ BİLMESSEK O YAŞAYAN BİR EFSANE….
*
Son derece mütevazi ve yaşamı ile bir Nobel ödülüne aday olacak bir portre ve hala yaşayan bir efsane…
O Benim idolum, abem, dostum, Ustam, kahramanın….
O KİM Mİ?…
“O ÖZ BE ÖZ HEM ŞIRNAKLI”HEM HERKESTEN DAHA ÇOK ŞIRNAKLI”
O DOKTOR CENGİZHAN UYSAL….!”
**
Kutlu Olsun Günün, Mamostem, Ustam, Bilgem, Yaşamına Sadece Sevgiyi Sığdıran Bu Uğurda İnsan Seven, Bize İnsan Olmanın Erdemini Öğreten, Kalplerde Adına Şiirler Yazdıracak Olan Sen, Dostum Dediğim Ustam, Doktorum; “ Solmasın O Gül Gülüşlerin Dünyamızdan….! Rabbim Seni Bize Bağışlasın…
Ve İnan, Seninle Aynı Çağa Yetişmek Ne Gurur Ne Onur Benim İçin…!
Kutlu Olsun Tüm Günlerin…..
Değerlim, Doktorum CENGİZHAN UYSAL….
**
Sizlerin Nezdinde tüm” insan olan” Doktorların 14 Mart Tıp Bayramı Kutlu Olsun….!
Dündar Sansur…