26 Nisan 2024

ŞIRNAK HABER

Haktan Yana Halkın Yanında

“COĞRAFYA KADERDİR DEMİŞTİ BİR ŞAİR….!”

“COĞRAFYA KADERDİR DEMİŞTİ BİR ŞAİR….!”
“Yusuf Ata Ve Caner Sak’ın Meleke Annelerine Atfen….! Rabbim Sabırlar versin”
Köşe Yazım;”Ey acı; Daha kaç asır yeşerteceksin ölüm tarlalarına dönüştürdüğün bu coğrafyalarda?, anneler daha kaç milyon kan verecek gözyaşları ile, daha kaç bahara tutsak olacak yok edilen umutlarla?, daha kaç kez ölecek, her doğumunda güneşin solmadan bütün nar çiçekleri?.
Ey acı, daha kaç mezar açacaksın meleke annelerin tertemiz yüreklerinde? daha kaç ölü cesetlerini bırakacaksın bir seher demi?, başını taşa bırakıp giderek acıyla..duymadan doyamadan ölümlere, daha kaç körpecik bedeni alacaksın, şarapnel parçaları ile paramparça ettiğin körpecik bedenleri ile “paramparça ettiğin” umutları öldürerek? Şehr-i Meopotamya’da…
” Umudunun kıraç yansımalarıyla yaralanmaya; yaralarından hep uzaklarda ve ebediyyen uzaklarda olacak sevdâsı için özlem kanları, yangın yaşları akıtmaya razı; mutlu ve neşeli görüntüsüne hüznünü ambalajlayan ötelere zamansız giden Çocuk-lar”Yusuf Ata Ve Caner Sak” Ve sen “yüreği Cudi, elleri Simya, gülüşleri Siyabent bakışları mem ” Ey Şırnaklı, Uludereli,Silopili, Kürt Çocuk(lar); adın savaşlar da, bilinmeyen cisimle, adın hendek zulmü ile, adın kahpe bir mühimmatın şarapnel parçasında, adın depremler de, adın mayınlarca, adın kaçak yollarda kaçakça hunharca kahpece Kahpe Kurşunlarla, Oyuncak sanılan Çeşit çeşit bombalarla ölümlerle gelir. adın büyümeden mezar, adın körpecik bir güneşe verilir zamansız ölümlerde Coğrafyan kadar kadersiz bir keder….
**
Ey acı; daha kaç kez yasak koyacaksın “olağan ölümleri” işgal ettiğin bu coğrafyalar da?, daha kaç kez kaç kol, kaç el,kaç büyümeyen parmak ve yürek, kaç göz, kaç umut, alacaksın ellerinden annelerinin Şarapnel parçaları ile…
*
Daha ne zamana kadar zamansız ölümlerin, düşlerini alacak körpecik çocuk gülüşlerini, bahar tadında yarınlara nedensiz bembeyaz düşlerine daha ne zamana kadar kara bulutların ölüm çığlıkları yağmur diye yağacak bir Newroz mevsiminde, Yemişli “kato”dağlarında Şehri Mezopotamyada..
*
Ey insanlık, Bana anlatabilir misiniz, gözleri esmer bakan ve gülüşlerinde yarının güneşleri doğmadan hayatlarının baharlarında adını hiçbir zaman bilemeyeceği silahlarla tertemiz yürekleri şarapnel parçalarına yenik düşen)Kürt çocuklarının, keder-sizliğini? Utan ey insanlık! Tek suçları yaşadıkları coğrafyalarda sizin çocuklarınız gibi nefes almak, yaşamaktı onların! Doya doya sarılarak meleke annelerine.!
*
Sahi Daha ne zamana kadar, kara bir kaderin kedersizliği hep bu coğrafyalara çocuk ölümlerini, sürgünlüklerini dağlarda, kaldırımlarda sürünüşlerini, ölümlerini öldürülüşlerini armağan edecek olmadık eflatuni demlerde oyuncak sanılan çeşit çeşit silahlarla…kahpece.
*
Ve adın (çocuk-lar-ımız Yusuf-Caner) gözlerinizden ince bir gözyaşı gelir doymadan o melek Anneye, Ötelere zamansız vedasız giderken, bir başka zaman paranoyasında bir başka iklimin yüreğinde buluşmak, büyümek, gülmek, Sarılmak, bir kardelen çığlığı doğmak açmak adına HOŞÇAKAL dersiniz gözlerinizden ince bir gözyaşı son kez dökerken… ve yağmura karışır o cennet kirpiklerinden son akan, sen akan…,ANNEYE……
“İrem Bağına Giderken…”
**
Mekanları Cennettir bilirim…!(inş) Rabbim Sevgili Yusuf Ata Ve Caner Sak’ın Ailesine “bilhassa MELEKE ANNELERİNE” Sabırlar Versin…..

Bir yanıt yazın

Copyright © 2005 Şırnak Haber, Her hakkı saklıdır. | Newsphere by AF themes.